- Katılım
- 22 Eyl 2013
- Mesajlar
- 1,163
- Tepkime puanı
- 257
- Puanları
- 83
- Yaş
- 35
Okursanız ekonomik kriz olduğunu anlarsınız 
Benim zamanımda liselere giriş sınavı (LGS) vardı ve ben hava harp okulunu kazandım. Çok istememe rağmen o zamanlar havacı Albay olan amcam, okulların artık siyasileştiğini ve geçmişten günümüze kadar gelen siyasi kültürümüzden dolayı mülakatta mutlaka eleneceğimi söyledi. İnat ettim, spor ve sağlıktan geçtim. Nitekim mülakat komisyonunda amcamın dönem arkadaşı olmasına rağmen elendim. Yani bildiğiniz sağlam torpilim vardı fakat hakkım olana erişmek için bütün imkanları seferber etmemize rağmen elendim.
Anadolu yada fen lisesi istemiyordum ya havacı olacaktım ya da havacı. Olmadı. Düz liseye kayıt yaptırdım ve şu an anadoludaki bir üniversitede Makine Mühendisliği 7. sınıf öğrencisiyim, yani gördüğünüz üzere 3 yıl da uzattım ve buraya kadar tamamen benim sorumluluğumda.
Hükümet düz liseyi kaldırdı ve düz liselerin hepsini anadolu ve fen lisesi yaptı. Zaten meslek liselerine ve imam hatiplere de sınavla giriliyordu.
Şimdi bir öğrencinin sınavsız girebileceği tek lise imam hatip lisesi. İmam hatip lisesine karşı değilim fakat imam hatip lisesine giren adı üstünde mezun olduktan sonra ilahiyat okumalı ve imam olmalı. Konu bu değil.
Dershaneler kapatıldı ve özel okullar patladı. Her taraf özel okul oldu. Sınavın ne olduğunu bilmeyen 12-13 yaşındaki çocukların iyi bir gelecek için ya anadolu lisesini kazanması yada ailesinin parası varsa özel okula gitmesi gerekti. Haliyle sınavı kazanamayan pek çok öğrenci eskiden rahatça düz liseye giderken şimdi özel okula gitmek zorunda kalıyor.
Çocuk denen empati yoksunu minyatür insan en gaddar varlıktır. O sınıfta multitrilyoner adamın çocuğuda oturur hasbel kader zar zor okutulan memur çocuğuda oturur.
Zengin adam çocuğunu okula jiple bırakırken memurun çocuğu karda çamurda yürümek zorundadır. Birisi her ay telefon değiştirirken ötekisinin çocuğunun belki telefonu bile yoktur. Tuttukları kalemler bile farklıdır. Bu durumda zenginin çocuğu fakirin çocuğunu ezmeye ve küçük görmeye başlar. Bu baskıdan dolayı okuldan soğuyan çocuk da ailesinden çeşitli taleplerde bulunur. Bizim zamanımızda çocuğun para harcadığı tek şey sporcu kartları ve pokemon tasolarıydı. İmkanlar ve teknoloji kısıtlıydı ve zenginin çocuğu da fakirin çocuğu da yamalı kot giyer aynı parklarda oynarlardı ve sınıf ayrımı bu çocuklar üzerinde gözlenemezdi.
Şimdi teknoloji zirvede diyoruz ne telefonlar, ne bilgisayarlar ne tabletler var piyasada ki 10 yıl sonra neler olacak kestiremiyoruz.
Haliyle zenginin çocuğu bunlara kolayca erişirken fakirin çocuğu ezildiği için bir nebze de olsa ailesinden taleplerde bulunuyor.
Tablet isteyen çocuğa tablet alınmadığı zaman siz beni sevmiyorsunuz, siz bana istediğimi alamayacaksanız beni neden dünyaya getirdiniz o zaman diye ailesini karşısına alıyor. Yeri geldi bu cümleleri kendi anneme babama ben de söyledim. Şimdi her aklıma geldiğinde ellerini öpüp ağlayarak af diliyorum fakat 12-13 yaşındaki bir çocuk bu yüzden düşünemez ve düşünemediği için gaddardır.
Aile bu durumda sırf çocuklarının mutluluğu için borca girip masraf ediyor fakat bir memur çocuğunun teknolojiyi zengin çocuğu gibi takip etmesi imkansızdır 6 ayda bir telefon değiştiremez memur çocuğu, ki bu söylediklerim sadece teknolojik aletler için olan kısmı.
Bunun tatili var, yemek yediği restoranı var, var oğlu var.
Şimdi bana, biz yapmazdık böyle şeyler demeyin.
Etrafınızdaki 12-13 yaşındaki çocuklara ve isteklerine bakın ve ne demek istediğimi o zaman görürsünüz.
Benim kuzenim bizim sisteme göre ilköğretim 5. sınıfa gidiyor ve babasından iphone istiyor. Evde iphone kullanan yokken bu çocuk bunu nereden öğreniyor?
Bunun bir de kız çocuğu olduğunu ve zamanında elde edemediği şeyleri büyüdükçe kısa yoldan elde edebileceğini göz önünde bulundurun. Cinsiyetçi değilim kesinlikle yanlış anlamayın.
Bu ekonomik krizi bölgesel olarak düşünmek zorundayız. Belki gaziantepde kirada oturduğumuz evin sahibi uzaktan akrabadır yada aileden tanıyan birileri vardır, hiç biri olmasa dedeleri aynı mahallede büyümüştür ve 1-2 kirayı bazı durumlarda hoş görebilir. Ne sen istanbuldaki ev sahibinin akrabalarını tanırsın ne de o seni tanır, parasına bakar, kirayı geç yatırmamana bakar. Geciktiği anda affetmez kapı önüne koyar.

Benim zamanımda liselere giriş sınavı (LGS) vardı ve ben hava harp okulunu kazandım. Çok istememe rağmen o zamanlar havacı Albay olan amcam, okulların artık siyasileştiğini ve geçmişten günümüze kadar gelen siyasi kültürümüzden dolayı mülakatta mutlaka eleneceğimi söyledi. İnat ettim, spor ve sağlıktan geçtim. Nitekim mülakat komisyonunda amcamın dönem arkadaşı olmasına rağmen elendim. Yani bildiğiniz sağlam torpilim vardı fakat hakkım olana erişmek için bütün imkanları seferber etmemize rağmen elendim.
Anadolu yada fen lisesi istemiyordum ya havacı olacaktım ya da havacı. Olmadı. Düz liseye kayıt yaptırdım ve şu an anadoludaki bir üniversitede Makine Mühendisliği 7. sınıf öğrencisiyim, yani gördüğünüz üzere 3 yıl da uzattım ve buraya kadar tamamen benim sorumluluğumda.
Hükümet düz liseyi kaldırdı ve düz liselerin hepsini anadolu ve fen lisesi yaptı. Zaten meslek liselerine ve imam hatiplere de sınavla giriliyordu.
Şimdi bir öğrencinin sınavsız girebileceği tek lise imam hatip lisesi. İmam hatip lisesine karşı değilim fakat imam hatip lisesine giren adı üstünde mezun olduktan sonra ilahiyat okumalı ve imam olmalı. Konu bu değil.
Dershaneler kapatıldı ve özel okullar patladı. Her taraf özel okul oldu. Sınavın ne olduğunu bilmeyen 12-13 yaşındaki çocukların iyi bir gelecek için ya anadolu lisesini kazanması yada ailesinin parası varsa özel okula gitmesi gerekti. Haliyle sınavı kazanamayan pek çok öğrenci eskiden rahatça düz liseye giderken şimdi özel okula gitmek zorunda kalıyor.
Çocuk denen empati yoksunu minyatür insan en gaddar varlıktır. O sınıfta multitrilyoner adamın çocuğuda oturur hasbel kader zar zor okutulan memur çocuğuda oturur.
Zengin adam çocuğunu okula jiple bırakırken memurun çocuğu karda çamurda yürümek zorundadır. Birisi her ay telefon değiştirirken ötekisinin çocuğunun belki telefonu bile yoktur. Tuttukları kalemler bile farklıdır. Bu durumda zenginin çocuğu fakirin çocuğunu ezmeye ve küçük görmeye başlar. Bu baskıdan dolayı okuldan soğuyan çocuk da ailesinden çeşitli taleplerde bulunur. Bizim zamanımızda çocuğun para harcadığı tek şey sporcu kartları ve pokemon tasolarıydı. İmkanlar ve teknoloji kısıtlıydı ve zenginin çocuğu da fakirin çocuğu da yamalı kot giyer aynı parklarda oynarlardı ve sınıf ayrımı bu çocuklar üzerinde gözlenemezdi.
Şimdi teknoloji zirvede diyoruz ne telefonlar, ne bilgisayarlar ne tabletler var piyasada ki 10 yıl sonra neler olacak kestiremiyoruz.
Haliyle zenginin çocuğu bunlara kolayca erişirken fakirin çocuğu ezildiği için bir nebze de olsa ailesinden taleplerde bulunuyor.
Tablet isteyen çocuğa tablet alınmadığı zaman siz beni sevmiyorsunuz, siz bana istediğimi alamayacaksanız beni neden dünyaya getirdiniz o zaman diye ailesini karşısına alıyor. Yeri geldi bu cümleleri kendi anneme babama ben de söyledim. Şimdi her aklıma geldiğinde ellerini öpüp ağlayarak af diliyorum fakat 12-13 yaşındaki bir çocuk bu yüzden düşünemez ve düşünemediği için gaddardır.
Aile bu durumda sırf çocuklarının mutluluğu için borca girip masraf ediyor fakat bir memur çocuğunun teknolojiyi zengin çocuğu gibi takip etmesi imkansızdır 6 ayda bir telefon değiştiremez memur çocuğu, ki bu söylediklerim sadece teknolojik aletler için olan kısmı.
Bunun tatili var, yemek yediği restoranı var, var oğlu var.
Şimdi bana, biz yapmazdık böyle şeyler demeyin.
Etrafınızdaki 12-13 yaşındaki çocuklara ve isteklerine bakın ve ne demek istediğimi o zaman görürsünüz.
Benim kuzenim bizim sisteme göre ilköğretim 5. sınıfa gidiyor ve babasından iphone istiyor. Evde iphone kullanan yokken bu çocuk bunu nereden öğreniyor?
Bunun bir de kız çocuğu olduğunu ve zamanında elde edemediği şeyleri büyüdükçe kısa yoldan elde edebileceğini göz önünde bulundurun. Cinsiyetçi değilim kesinlikle yanlış anlamayın.
Bu ekonomik krizi bölgesel olarak düşünmek zorundayız. Belki gaziantepde kirada oturduğumuz evin sahibi uzaktan akrabadır yada aileden tanıyan birileri vardır, hiç biri olmasa dedeleri aynı mahallede büyümüştür ve 1-2 kirayı bazı durumlarda hoş görebilir. Ne sen istanbuldaki ev sahibinin akrabalarını tanırsın ne de o seni tanır, parasına bakar, kirayı geç yatırmamana bakar. Geciktiği anda affetmez kapı önüne koyar.