1- soruyu doğru anlamışım cevap aynı. diyelimki türkiyede akaryakıt istasyonları tek bir firmaya verildi. firmanın adı da TEKBİR olsun

Kur ana göre ve hadislere göre üst fiyat sınırlaması yok istediği fiyattan satabilir. sadece fiyatın düşük tutulmasını tavsiye ve teşvik var.
ancak dinin temelinde fiyat serbestisi olup belli bir yüzdenin üzerine kar payı koymayı yasaklamasa da tarihte halkın mağdur olacağı ve satıcının tekel hakkını açıkça kötüye kullandığı zamanlarda devlet müdahelesi olmuştur. buna NARH deniyor. yani tekel olan firmaya bu fahiş fiyattan nah satarsın diyor

ikinci ve kanaati acizanemce işbu cevabı yazmama sebep yazınızın asıl amacına gelince

olay bence burada ne ekonomi ne de din. hatta ilmi siyaset bile olduğunu söylemek çok zor. Çünkü iktisat, din ve siyasette belli usüller ve prensipler üzerinden yapılır. bu usül ve prensiplere katılırsınız veya katılmazsınız ama kendi içinde bir bütünlük mantık içinde olur. mesela FAİZ. iktisadi olarak faize bir bakışınız olur ve bu her olayda değişip durmaz. aynı şekilde Dinen de faiz haramdır dersiniz veya değildir dersiniz. ortada ara fikirlerde olabilir: enflasyon oranında faiz caizdir gibi (bence faiz faizdir). başkası alırken haram deyipde paraya sıkışınca mazaretler üretip kendine caiz fetvası çıkarırsan o din değildir. siyaseten de Faizi devlet yönetiminde bir araç olarak görmeyip karşı çıkıyorsan ama iktidara gelince de yaw bu faizden amma da gelir varmış deyip kendi siyasi görüşünü unutursan faizi rant kapısına döndürürsen ilmi siyaset olmaz . biraz daha netleştireyim. kumar haramdır deyip milli piyangoya milli kumar deyip sonrada milli kumar mı olurmuş diye muhalefet edersen iktidara gelince ya milli piyangoyu yasaklayacaksın ya da demokrasi gereği çoğulculuk farklı görüşlere saygı gereği yasaklamasan da iddia gibi yeni kumarları türkiyeye sokmayacaksın. yapılması gereken hep altını çizdiğim paranın somut karşılığı olsun diye uğraşacaksın. ben piyango biletine para verdiğimde mutlaka somut bir iktisadi menfaat elde etmiş olmalıyım. piyango bana çıkmasa bile. bu yüzden AVM çekilişlerinde bir sorun yok sen paran karşılığında belli bir miktar mal alıyorsun çekilişe katılıyorsun çekilişte kazanamasan bile evine aldığın kıyafet yiyecek paranın karşılığı olarak senin oluyor. satın aldığın ürünler tükenince yenisi üretiliyor ve ÜRETİM e katkı oluyor.
laf lafı açıyor diyelim devam edelim

dinimizde harcamanın ölçüsü iktisat ve sosyal statünü göstermektir. fakirler için sorun yok ama zenginler ne yapacak: aşırı ya kaçmadan ama zengin olduğunu gösterecek şekilde giyinmek ev-araba almak gerekir. bunda amaç ihtiyaç sahipleri senin zengin olduğunu bilsin ve senden yardım isteyebilsin. bu şartlara göre değişir. herkesin astraya binebildiği bir yerde Vectraya binmen yeterli mercedese binmen aşırı olabilir. insignia ya binen çok ise o zaman mercedes olabilir....
ama devlet adamı isen o zaman iş çok zor: bi kere milletin parasını harcayacaksın kendi malın gibi mümkün değil. ama milletin itibarı var başka devletlere karşı eeee o zaman napcaz işte dananın kuyruğu burada kopuyor. enfazla harcayabileceğin oran nedir? bir kere ülkenin ekonomisi ile paralel olacaksın

yani sen dünyada engüçlü ülkelerde kaçıncı sıradasın. kesin olan türkiye asla amerika, almanya vs. seviyesinde değil onlara göre mütevazi olacaksın (onların başkanları ikea koltuğa oturuyor daha mütevazi ne olur bilmem) ama mogadişu da değil o kadar da olmana gerek yok
ben başka ülkelere bakmam benim atalarım ne yapmış ona bakarım dersen osmanlıya bakalım engüçlü devrinde topkapı sarayında oturmuşlar topkapı sarayı adı saray olsa da birçok bölümden oluşan taş yapı gösteriş sıfır. hatta padişah tahtının bulunduğu odadan çık 2 metre karşında musalla taşı var. yani padişaha "gururlanma padişahım sen de öleceksin" diye hergün ikaz ediliyor.
ençok fetih yapan yavuz sultan selim nasılmış; vezirleri ikaz edermiş padişahım gelen elçilere karşı devlet adına millet adına daha gösteriş giyinseniz falan (itibarın masrafı olmaz) derlermiş. bi gün yine elçi gelmiş vezirlere demişki huzurumdan çıktıktan sonra sorun elçiye benim görünüşüm güzel mi diye. elçi çıkınca sormuşlar.padişahımızın kıyafeti nasıldı elçinin cevabı: içeri girince tahtın yanındaki kılıcı görünce korkudan yüzümü kaldırıp kendisine bakamadım bile!
peygamberi Hz. ömeri falan anlatmaya gerek yok bir lokma bir hırka ama komşularını dize getirme.Hz. ebu bekir geçimini kendi sağlarmış ama zaman sıkıntısı olunca arkadaşları geçimin için kendine çalışınca devlet işleri aksıyor diye zorla maaş bağlamışlar ebu bekirin de kabul ettiği miktar: ülkede zar zor geçinen birinin maaşı yani asgari ücret! vefatında da bu maaştan arttırdıklarını sonraki halifeye miras bırakmış. bilmem ki böyle bir zata biri çıkıp ebu bekire dokunmak ibadettir dedi mi