hadi doğuya hizmet gitmemesine alıştık. orada bir de hava şartlarının daha ağır, sıcaklık farklarının daha fazla oldugunu düşünürsek bu görüntüleri çok da yadırgamayabiliriz.
BAŞKENT Ankara'dan bahsedeyim. adanadan ankaraya doğru gelirken, ulukışlada otoban bitiyor, ve bölünmüş devlet yoluna geçiyorsunuz. en son şubat ayında geldim o yoldan, ve ulukışladan ankara yakınlarına kadar rahat 100 km yol aynen bu fotoğraflarda gördüğünüz şekildeydi. bir çukurdan kaçarken üçüne yakalanıyorsunuz. insan uzun yoldan soğuyor bunların yüzünden.
yine BAŞKENT Ankara. hem de BUGÜN. eskişehir yolundan kızılaya doğru gelirken akay kavşağına girersiniz, şu melihin şehir planına aykırılığı ve usulsuzlukleri nedeniyle kapatılma kararı çıkan tartışmalı kavşaklarından biri. alt geçidin başlangıç, viraj, bitiş kısımları paket taştır ya... bahsettiğim yönde giriş tarafında, sol arka tekerim öyle bir çukura girdi ki; DAAAANNNNNN diye bir ses! hemen kulağım lastiğin aninden sönmesi, labalabalabalap bir ses bekledi. bir de baktım ki, alt geçidin en "sol" şeridinde iki araç durmuş, dörtlüleri yakmış. sandım ki kaza yapmışlar. ama yanlarına vardığımda gördüm ki lastik değiştiriyorlar.

hemen önlerine çektim ben de, indim lastikleri kontrol ettim, bir patlak yok. açıkçası lastiğin yanaktan yarılması, jantın eğilmesi işten bile değildi, ki öyle bir manzara bekledim. sonra arkadaki araçlara gittim, baktım ikisinin de jantları içten ve dıştan eğilmişti. onların lastik değiştirme süresi en fazla yarım saat olsa, yarım saatte en az 3 araba bu çukura düştü diye düşündüm. burası BAŞKENT, burası TBMM önü, burası KIZILAY.
varın Ağrı Doğubeyazıt'ı siz düşünün
