Devlet adamlığı yeri geldiğinde sertliğide kullanmayı gerektirir. R.T.Erdoğan mütemadiyyen aşırı agresif bir üslup kullansaydı, saygısızca her ağzına geleni söyleseydi, temsil ettiği Türkiye Cumhuiyeti Devleti bundan zarar görebilirdi ama şu yaptığı devlete zarar vermez aksine ciddiye alınmamızı sağlar..
Daha birkaç saat öncesinde davosda yine açıklamalar yapıldı; "Türk heyeti haklıydı, özür dileriz ve tekrarının olmayacağını garanti ederiz,bundan sonra ilgi ve ihtimamda kusur edilmeyecektir" mealinde açıklamalar yapıldı.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihinde, bir devlet adamının "dik" bir duruş sergilediği için ülkemize zarar vermesi gibi bir örnek yok.
Ayrıca bu zamana kadar, bu tip görüşmelerde el pençe divan duran devlet adamlarımızdan dolayı ülkemize ne "madalya" takılmıştır, nede "aferim,bundan sonra en has adamımız sensin" gibi bir yaklaşım sergilenmiştir.
Aksine kıç kadar israilin (sadece toprak olarak değil) başkanı ayakta karşılanıp, pohpohlanırken; avrupanın en büyük ülekelerinden olan türkiyenin (sadece toprak olarak değil) başbakanı kaale dahi alınmayarak, konuşturlmamış, susturulmaya çalışılmış, elle müdahale edilerek mikrofonu kulağından alınmaya çalışılmıştır..
Yani o görüntüleri izleyipde hala "vay yakışmadı, yok ayıp oldu, tüh adamları kırdık" gibi saçma sapan düşüncelere prim veren arkadaşların tekrar ve tekrar düşünmeleri ŞARTTIR.. Orada ki kişi akpnin başındaki RTE değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temsilcisi Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN'dır.