Satışın gerçekleştiği mecra internet de olsa, yapılmakta olan iş ticari bir faaliyet ise, öncelikle bir vergi mükellefiyeti tesis ettirilmelidir. Satışlar, şirket olarak gerçekleştirilecekse, “Kurumlar Vergisi”; şahsi olarak gerçekleştirilecekse de “Gelir Vergisi” mükellefiyeti tesisi gerekmektedir. Dolayısıyla, bu faaliyetlerden elde edilecek gelir ilk etapta Gelir Vergisi veya Kurumlar Vergisi’ne tabi olmayı gerektirir. Ayrıca, bu gelirler Katma Değer Vergisi’ne de tabidir. Dolayısıyla, vergi mükellefi olan satıcı, satışın gerçekleştirildiği alıcıya, KDV’yi de hesaplayarak fatura kesmelidir.
Bununla birlikte, ticari faaliyetin dışında kalan bir satışın Gelir Vergisi Kanunu’nun 82. Maddesi’ndeki arızi satışlara ilişkin istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün olabilir. GVK’nın 82. Maddesi’ne göre, bir takvim yılında, arızi olarak, ticari işlemlerin icrasından veya bu nitelikteki işlemlere aracılık etmekten elde edilen kazanç toplamının 10.000 TL’lik (273 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2010 yılı için 18.000 TL) kısmı, gelir vergisinden müstesnadır. Burada “kazanç” terimi satış bedelinden, maliyet bedeli ve satış dolayısıyla yapılan giderlerin indirilmesiyle kalan tutarı ifade eder.
Kanunda arızi kazancın net bir tanım ve ölçüsü bulunmamaktadır. Bununla birlikte, uygulamada, kişinin kendi asıl faaliyeti dışındaki işleri, devamlılık arz etmemek koşuluyla, yılda bir kez ya da en fazla uzun aralarla iki kez yapıp bir gelir elde etmesi halinde bunun, arızi kazanç olarak nitelendirilebildiği görülmektedir. Bunun dışında, arızi olarak düşünülen faaliyetin birden çok kez ve ticari kazanç elde etmek amacıyla yapılması halinde, doğrudan ticari faaliyet sayılacağı ve bu faaliyetleri gerçekleştirenlerin elde edecekleri ticari kazançlarla ilgili vergi yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekeceği açıktır.