buna benzer bir mektubu, bende çok yakın bir dostumdan almıştım. 16yaşımızdaydık. hemen hemen benzer kelimelerle "hayatın onu anlamadığını","aslında hayatla ilgili pek çok şeye vakıf olduğunu ama hayatın onu kaldıramadığını", nedenlerini sorgulamamamı, zaten "çok kereler ve çok derin düşündüğünü", kararının en "rasyonel" olduğunu yazmıştı.
Ölmedi, uzun süre komada kaldı ama ölmedi. Etrafında ki herkesi yıprattı, yardım için çırpınan insanları hakir görmeye başladı, sanki tiyatro sahnesinde rol keser gibiydi. Özel harekatta memur olan abisi beni aradı, ne derdi olduğunu sordu; bende sinirle "kıçına süs verdiğini,bir haltı olmadığını" söyledim. 2 gün sonra geleceğini, onu evden bir bahaneyle çıkartmamı söyledi. Abisinin dediğini yaptım. siirtten kendi arabasıyla çıkıp gelen abisini yolun ortasında görünce şaşırdı ama tek kelime edemeden tekme tokat arabaya tıktık. Şehir dışına çıkarttı, hiç konuşmadan arabanın içinde epeyce dövdü. Sonra çıkartıp başının üstünden 4-5 el ateş etti ve "hala ölmek istiyonmu" diye sordu. Malum cevabı "hayır" oldu, ondan sonrasında da eşşek sudan gelene kadar dayak yedi.abisi hırsını aldı. Sevgili dostum bir ara benden yardım ister gibi oldu, bende vurdum. sonra abisi ikimizide eve kapıya bırakıp, tek kelime etmeden binip geri siirte gitti.
O günden sonra ne hayatın basitliğinden, anlamsızlığından dem vurdu; nede kendisinin ne kadar derin bir ruh insanı olduğunu gösteren beylik laflar etti. Şimdi evli, çocuğu var. Çocuğunun doğduğu gün bana yazdığı ve kanıyla parmak bastığı mektubunu geri verdim.
Yıllar oldu ama ne bana nede abisine hala daha güvenmez.