- Katılım
- 31 Tem 2006
- Mesajlar
- 3,960
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
Dikkat sigortalısınız...
Çalışanların yarısının sigortasızlığa mahkûm edildiği Türkiyede, çalışmayanları sigorta etmeye niyetleniyoruz. Üstelik çalışıp da sigortalı olanların primlerinin yatırılmadığı ülkemde, iktidar şimdi de geliri olmayıp sigortaladıklarından tahsilât yapacağı hayaline kapıldı.
Ne kadar hissettiniz bilemiyorum ama yılbaşı itibariyle hepimiz sigortalıyız. Başvurmak için bir ay süre var. Eğer sosyal güvenlik sistemine dahil değilseniz ve bu süre içinde başvurmazsanız yandınız. Çünkü hesabınıza tek taraflı olarak gelirinize bakmaksızın 212 TL borç çıkarılıyor.
Peki ne oluyor şimdi? 74 milyon kişi genel sağlık sigortası kapsamına alındı. Yani hokus pokus problem halledildi. Tıpkı seneler önce Avrupa Birliği ortalamasını tutturmak adına her önüne gelene ehliyet dağıtmak gibi Ehliyeti cebine koyan şoför oldu mu? Elbette olmadı ama komşular alışverişte gördü.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Size zorla kredi kartı verenleri aklınıza getirin. Kullanmayacağınızı söylüyorsunuz, ama iptal etmiyorlar. Neden? Çünkü sizi müşteri gösterip bankaların yurtdışından sendikasyon alabilmek adına kelle hesabınıza ihtiyaçları var.
Acaba birilerinin de gizli ajandasında özelleştirmeyi planladıkları Sosyal Güvenlik Kurumunun müşteri sayısını artırmak olmasın? Eğer söz konusu olan sosyal devlet ise, zaten acil durumlarda gelen vatandaşa güvencesi olsun ya da olmasın bakılması gerekir. Ama 1,7 milyon kişiyi direkt ilgilendiren ve 212 TL ile çarpıldığında da yeni bir kaynak kapısı açan bir uygulama için bu denli göz boyamaya gerek yok.
Bitti mi? Hayır. Ailedeki her kişi için aylık en yüksek tavan olan bu rakamdan prim borcu işlemeye devam edecek. Her şey bir yana anlamıyorum. Eğer bu insanların bir işi varsa ve sigortası yoksa bu kamunun ayıbıdır. Nitekim bu konuda açılan davalarda SGKya da denetim eksikliği nedeniyle otomatikman dava açılır.
Şayet işi yoksa bu primleri hangi hakla tahsil edeceksiniz ve ödemesi gerekenler olmayan gelirleriyle bunu nasıl yatıracaklar? Yoksa zaten yasak savma tavrıyla insanları güvence dışı bırakmanın yolları mı aranıyor?
Netice itibariyle siz bırakın işsizlerin cebini hortumlamayı da, bu ülkede çalıştığı halde sigortası yapılmayan kişilerin haklarının ardına düşün. Prim soygununu insaf ölçüsüne getirin ki, insanlar da sigortasız işçi çalıştırmak gibi yan yollara sapma yanlışına düşmesin. Siz elinizdekini tahsil edin de, sonra Sülün Osman olmaya kalkışın.
-Çetin Ünsalan- (Alıntıdır)
Çalışanların yarısının sigortasızlığa mahkûm edildiği Türkiyede, çalışmayanları sigorta etmeye niyetleniyoruz. Üstelik çalışıp da sigortalı olanların primlerinin yatırılmadığı ülkemde, iktidar şimdi de geliri olmayıp sigortaladıklarından tahsilât yapacağı hayaline kapıldı.
Ne kadar hissettiniz bilemiyorum ama yılbaşı itibariyle hepimiz sigortalıyız. Başvurmak için bir ay süre var. Eğer sosyal güvenlik sistemine dahil değilseniz ve bu süre içinde başvurmazsanız yandınız. Çünkü hesabınıza tek taraflı olarak gelirinize bakmaksızın 212 TL borç çıkarılıyor.
Peki ne oluyor şimdi? 74 milyon kişi genel sağlık sigortası kapsamına alındı. Yani hokus pokus problem halledildi. Tıpkı seneler önce Avrupa Birliği ortalamasını tutturmak adına her önüne gelene ehliyet dağıtmak gibi Ehliyeti cebine koyan şoför oldu mu? Elbette olmadı ama komşular alışverişte gördü.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Size zorla kredi kartı verenleri aklınıza getirin. Kullanmayacağınızı söylüyorsunuz, ama iptal etmiyorlar. Neden? Çünkü sizi müşteri gösterip bankaların yurtdışından sendikasyon alabilmek adına kelle hesabınıza ihtiyaçları var.
Acaba birilerinin de gizli ajandasında özelleştirmeyi planladıkları Sosyal Güvenlik Kurumunun müşteri sayısını artırmak olmasın? Eğer söz konusu olan sosyal devlet ise, zaten acil durumlarda gelen vatandaşa güvencesi olsun ya da olmasın bakılması gerekir. Ama 1,7 milyon kişiyi direkt ilgilendiren ve 212 TL ile çarpıldığında da yeni bir kaynak kapısı açan bir uygulama için bu denli göz boyamaya gerek yok.
Bitti mi? Hayır. Ailedeki her kişi için aylık en yüksek tavan olan bu rakamdan prim borcu işlemeye devam edecek. Her şey bir yana anlamıyorum. Eğer bu insanların bir işi varsa ve sigortası yoksa bu kamunun ayıbıdır. Nitekim bu konuda açılan davalarda SGKya da denetim eksikliği nedeniyle otomatikman dava açılır.
Şayet işi yoksa bu primleri hangi hakla tahsil edeceksiniz ve ödemesi gerekenler olmayan gelirleriyle bunu nasıl yatıracaklar? Yoksa zaten yasak savma tavrıyla insanları güvence dışı bırakmanın yolları mı aranıyor?
Netice itibariyle siz bırakın işsizlerin cebini hortumlamayı da, bu ülkede çalıştığı halde sigortası yapılmayan kişilerin haklarının ardına düşün. Prim soygununu insaf ölçüsüne getirin ki, insanlar da sigortasız işçi çalıştırmak gibi yan yollara sapma yanlışına düşmesin. Siz elinizdekini tahsil edin de, sonra Sülün Osman olmaya kalkışın.
-Çetin Ünsalan- (Alıntıdır)
