Çocukluk işte!!!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan exilegs
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

exilegs

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
31 Tem 2006
Mesajlar
3,960
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.

Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.

Hatta babanım bile anahtarı yoktu.

Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.

Heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.

Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.

Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.

Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.

Servis falan yoktu.

Ayakkabılarımız eskirdi.

Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.

Annelerimiz bu durumu bildiklerinden, kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.

Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi.

Susayınca girer evlerine su içerdik.

Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.

Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.

Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.

Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.

Çok garip ama kimse almazdı.

Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.

Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık.

Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.

Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.

Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.

Azar işitip, acillere taşınmazdık.

Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik.

Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.

Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.

Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.

Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.

Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruşhepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.

Evlerimiz var içinde yaşayan yok.

Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.

Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar…

Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz.

Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.

Ben kapılarında "vale"' lerin, "bady"' lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.

Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.

Benim değildir bu kültür.

Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.

Nedir bunlar?

Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.

Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.

İyi de neden böyle olduk?

Biz mi istemiştik?

"Her toplum hakettiği gibi yönetilir" derler ya,

Yoksa hak mı ettik?

Ya sizce ?
Alıntıdır...
 
İnan şuan çocukluğuma geri gidip gelmiş gibi oldum.Hakikaten bizim çocukluğumuz çok ama çok güzeldi,şimdiki çocukluk çocukluk değil.
Ne yazık ki herşey sanal ,herşey sahte olmuş,arkadaşlıktan eser kalmamış.

Şimdiki çocukların haline acıyorum.Keşke bizim kadar şanslı olabilseydiler.
 
Sabah sabah ağır geldi ya, gittiğim çocukluğumdan öğlene kadar anca dönerim ben.:sorry:
 
evet yaaa, ne güzel günlerdi o günler.
 
Çok iyi ya , eskilere götürdü resmen
 
harbiden komşumuzun evine kendı evimiz gibi girer su falan içerdik. Siteye taşındık herşey bitti...
 
Bizim zamanımız yokluk zamanı idi merhamet küçükten büyüğe var idi hanım ise kocasına destek amacında tasarufla en iyisini çıkarırdı..
şimdi değişen koca nereden getiriyor helal mi harammı bakılmıyor,çoçuk yokdan anlamıyor, kadın yoktan anlamıyor kocada ayır...dert nefsin peşinden koşuyoruz bakalım. gösteriş israf hat safasında fark bunlarda buda herşeyimizi aldı götürdü...doyumsuzluk başgösterdi,
en çok korktuğum yunanistan gibi bir gün iflas edersek o zaman yokluğu bilmeyen bu nesil toplu initahara veya başka ahlaksızlara dalacağıdır...
Serhan çok güzel olmuş canım eline klavyene sağlık şöyle bir oturalım düşünelim nereye gidiyoruz....bu lüks değilmi bu değerleri kaybettiren?
 
Yazıyı okuyunca direk 90 yıllarda çocuklugumun doya doya tadına vardığım o güzel mahallem geldi aklıma.. Gerçektende tek eğlecemiz dışarı çıkıp futbol, misket, saklambaç ve sapan oynamaktı... Yorulup, terlediğimiz zaman hani o her mahallede olan musluktan üst üste çıkıp avuç içinden su içerdik:)). Yazıda da bahsedilen o samimi, masum komşuluk duygusuda cabası..

Ne güzel günlerdi o günler.. Şimdiki çocuklar bu zamanları hiç yaşayamıyorlar, onlar için gerçekten çok üzücü..
 
"Annelerimiz bu durumu bildiklerinden, kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi."

Bir tek bu tutmadı.. Dışarıda yemek katii suretle yasaktı bize. :D Yemek evde oturarak yenilirdi..
 
her kelimesini ayrı bi tebessümle okudum valla... paylasım için elinize sağlık (laf olsun diye degil gercekten elinize saglık)
 
Geri
Üst