- Katılım
- 6 Nis 2013
- Mesajlar
- 198
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Öncelikle herkese selamlar. Opel'le tanışmam (tabi ki kullanıcı olarak) 2011 yılında sıfır km bir Corsa alarak başladı. Bu bölümde aracımı alır almaz tanıtmıştım. Corsa ile geçen 3 yıllık mutlu beraberliğin ardından uzun yolda Corsa'nın ve Essentia paketinin ihtiyaçlarımı karşılayamaması beni yeni bir araca yönlendirdi. Gönlümde yatan aslan (yalan yok) 1.6 CDTI Astra J de olsa "bir dahakine inşallah" diyerek temiz bir Astra H Classic III arayışına girdim.
Kendi aracımı satarak geçtiğimiz Perşembe günü temiz bir (expertiz ve eski sahibinin yalancısıyım, Allah pişman etmesin) 2011 model Astra H Classic III Essentia Konfor paket 1.3 CDTI aldım.
Aracımla geçen 6 günde 170km kadar yol yaptım. İlk akşam noter işlerini vs. hallettikten sonra tam akşam trafiği saatinde Kasımpaşa'dan Taksim üzerinden tünelleri kullanarak Bahçeşehir'e geldim, cuma günü de Bahçeşehir'den Avcılar'a gittim geldim. Cumartesi günü TEM üzerinden Levent'e ve oradan gece Hisar tarafına geçip Bahçeşehir'e döndüm. Dün Bahçeşehir'de markete gittim geldim, dün, bugün de gene Avcılar'a gittim geldim. Alır almaz yol bilgisayarlarını (yanlışlıkla da olsa) sıfırlamıştım, şu andaki ortalamam 5.7lt - 5.8lt./100km de gidip geliyor.
Corsa'da yol bilgisayarı olmadığı için tüketimi göremiyordum ve ilk kalkışlarda 3.000 devirin üzerinde 2'ye alıyordum. Şimdi anlık tüketimi gördükçe daha dikkatli kullanmaya başladım. İlk akşam Taksim - Bahçeşehir arasında çok dur kalk yapmama rağmen 5.3lt'lik bir ortalama güzel geldi.
Aracın donanımı bugüne kadar hep baz model kullanmış biri olarak hoşuma gitti. Yağmur sensörünün bugün çok faydasını gördüm, kontağı çevirdikten sonra bir kere sileceğe dokunup sonrasında unutmak güzel. Ayrıca tünellerde farların otomatik yanması, cruise control, elektronik klima, Corsa'ya kıyasla geniş GID ekran gayet kullanışlı.
Bugüne kadar hep B sınıfı araç kullanmış biri olarak Astra'nın bir üst sınıfa ait bir araç olduğunu fazlasıyla hissettim. Corsa'ya kıyasla öncamın daha dik olması, kokpitteki siyah yoğunluğu aracı sınıfına göre daha dar gibi gösterse de gerek koltukların konforu, plastik malzemesi, donanımı vs. açısından, gerekse virajlarda, kasis geçişlerinde aracın verdiği his aradaki farkı hissettiriyor.
İlk günlerde beni en çok zorlayan vites geçişleri ve sert direksiyonu oldu. 3 yıldır Corsa'ya alıştığım için sanırım hangi yol koşulunda hangi devirde hangi vitese alırsam güç kaybı yaşamayacağımı, turbodan ne şekilde verim almam gerektiğimi ezbere öğrenmiştim. Hem 6 ileri vites, hem daha ağır kasa, hem farklı beygir olunca bir yandan da yol bilgisayarını kollamaya çalışınca sanırım biraz affalladım. Normalde uzun rampalara gereken vites ile girip gerektiği yerlerde vitesi ayarlayıp sol şeridi kimseye bırakmaz, yolun hızına uyum sağlar, önüm açıksa bastırır çıkardım. Fakat ilk günler bu kombinasyona alışamadım, turbonun ince ıslığını bile duyamadım, ya yüksek viteste arabayı baydım, ya da düşük viteste kalıp kasılmasına neden oldum. Bugün biraz daha alışmış hissettim kendimi. Alıştıkça devirli kullanma eğilimim de artıyor sanırım, ilk iki gün 5.3lt/100km. olan tüketimim son 3 günde 5.7lt'ye yükseldi.
Son olarak Corsa'dan sonra aradığım özellikler ise 15km.'de kapıların otomatik kilitlenmesi ve "Lead Me to the Car" diye adlandırılan kumandadan çift basışta aracın farlarını yakma özellikleri. Özellikle İstanbul içinde kapıları kilitli tutmak çok gerekli. 3 senedir otomatik kilitlendiği için tuşa basmayı unutuyorum. Lead Me to the Car ise kapalı otoparklarda nereye park ettiğimi unutunca çok işime yarıyordu, elimde kumanda kilit açma tuşuna basa basa gidip aracın farlarını aranıyordum.
Lafı çok uzatmadan sizleri fotoğraflarla başbaşa bırakayım, sonrasında ise yapmak istediklerim ve sorularım olacak, beni yanıtsız bırakmayın lütfen
Aracımla ilgili yapmak istediklerim:
Bir de Cuma günü cam filmi ile ilgili bir sıkıntı yaşadım. Bir önceki aracımda da cam filmi mevcuttu ve Gerçek Oto'dan alırken yaptırmıştım. 4A firması tarafından yapılan uygulamadan çok memnun kalmıştım. Hem bir uygulama hatası yoktu hem de aradan geçen üç senede renk solması, bozarma, kızarma, mora çalma gibi bir problem yaşamamıştım. O filmler sanki daha koyu siyah/yeşil olmasına rağmen ilk kez polis tarafından durduruldum. Aracı yeni aldığımı gören polis filmleri söktür diyerek bıraktı beni. Zaten rengi hoşuma gitmediği ve renginde açılma olduğu için filmleri yenilemek istiyordum ama polisin tutumu karşısında korktum. Şimdi ne yapacağım konusunda kararsızım.
Filmlerle ilgili fotolar:
Aslında hem görsel olarak, hem güneşi kırma işlevi olarak hem de güvenlik açısından filmli araç kullanmaktan çok memnundum. Bu araçta da eskiyi söktürüp gene 4A ya da başka bir güvenilir yerde önceki aracım gibi önler 1 arkalar 2 numara siyah/yeşil film çektirmek istiyordum. Fakat polisle sorun yaşamak istemiyorum çünkü ya Bahçeşehir çıkışında, ya Avcılar E-5 kavşağında ya da Avcılar kampüs çıkışında düzenli olarak çevirme oluyor ve haftanın 3 günü bu çevirmelerden birine muhakkak denk geliyorum. 3 yıldır bu çevirmelerin hiç birinde polis beni durdurmamıştı. Ya mevcut filmler eskisinden daha çok göze battı, ya da bu ekip yeni. Ne yapacağımı bilemedim.
Diğer bir korkumsa bunları söktürürken arka camın rezistansının zarar görmesi. Güvenilir yerlerde (Zeibart yetkili bayii, 3M yetkili bayii gibi) sizce zarar vermeden filmleri sökebilirler mi? Yoksa fön makinesi, limonlu solüsyon gibi şeylerle kendim mi girişeyim? Ne dersiniz?
Bir de aracın uzun yolda sola çektiğini farkettim. Lastik basınçlarını kontrol ettim fakat bişey çıkmadı. Rot balans işimi görür sanırım. Aracın üzerindeki lastikler fabrika çıkışı, sanırım yıl olarak değişim zamanı gelmiş. Fakat yazı geçirip bir kış lastiği, sonrasında 2015 yazında kısmetse bir kış lastiği almayı planlıyorum. Rot balans yaptırırken lastikleri de ön - arka değişim yaptırayım mı?
Son olarak araç 30.000'de bakıma girmiş. Gene de neme lazım diyerek yağ ve filtreleri değiştireyim mi?
Not: Aracın kiri için kusuruma bakmayın, malum yağmur çamur. Aslında hava açsa niyetim bugün Total'e gidip aracımı yıkamaktı ama yağmur dinmeyince bu haliyle fotoğraflayıp paylaşmak istedim.
Kendi aracımı satarak geçtiğimiz Perşembe günü temiz bir (expertiz ve eski sahibinin yalancısıyım, Allah pişman etmesin) 2011 model Astra H Classic III Essentia Konfor paket 1.3 CDTI aldım.
Aracımla geçen 6 günde 170km kadar yol yaptım. İlk akşam noter işlerini vs. hallettikten sonra tam akşam trafiği saatinde Kasımpaşa'dan Taksim üzerinden tünelleri kullanarak Bahçeşehir'e geldim, cuma günü de Bahçeşehir'den Avcılar'a gittim geldim. Cumartesi günü TEM üzerinden Levent'e ve oradan gece Hisar tarafına geçip Bahçeşehir'e döndüm. Dün Bahçeşehir'de markete gittim geldim, dün, bugün de gene Avcılar'a gittim geldim. Alır almaz yol bilgisayarlarını (yanlışlıkla da olsa) sıfırlamıştım, şu andaki ortalamam 5.7lt - 5.8lt./100km de gidip geliyor.
Corsa'da yol bilgisayarı olmadığı için tüketimi göremiyordum ve ilk kalkışlarda 3.000 devirin üzerinde 2'ye alıyordum. Şimdi anlık tüketimi gördükçe daha dikkatli kullanmaya başladım. İlk akşam Taksim - Bahçeşehir arasında çok dur kalk yapmama rağmen 5.3lt'lik bir ortalama güzel geldi.
Aracın donanımı bugüne kadar hep baz model kullanmış biri olarak hoşuma gitti. Yağmur sensörünün bugün çok faydasını gördüm, kontağı çevirdikten sonra bir kere sileceğe dokunup sonrasında unutmak güzel. Ayrıca tünellerde farların otomatik yanması, cruise control, elektronik klima, Corsa'ya kıyasla geniş GID ekran gayet kullanışlı.
Bugüne kadar hep B sınıfı araç kullanmış biri olarak Astra'nın bir üst sınıfa ait bir araç olduğunu fazlasıyla hissettim. Corsa'ya kıyasla öncamın daha dik olması, kokpitteki siyah yoğunluğu aracı sınıfına göre daha dar gibi gösterse de gerek koltukların konforu, plastik malzemesi, donanımı vs. açısından, gerekse virajlarda, kasis geçişlerinde aracın verdiği his aradaki farkı hissettiriyor.
İlk günlerde beni en çok zorlayan vites geçişleri ve sert direksiyonu oldu. 3 yıldır Corsa'ya alıştığım için sanırım hangi yol koşulunda hangi devirde hangi vitese alırsam güç kaybı yaşamayacağımı, turbodan ne şekilde verim almam gerektiğimi ezbere öğrenmiştim. Hem 6 ileri vites, hem daha ağır kasa, hem farklı beygir olunca bir yandan da yol bilgisayarını kollamaya çalışınca sanırım biraz affalladım. Normalde uzun rampalara gereken vites ile girip gerektiği yerlerde vitesi ayarlayıp sol şeridi kimseye bırakmaz, yolun hızına uyum sağlar, önüm açıksa bastırır çıkardım. Fakat ilk günler bu kombinasyona alışamadım, turbonun ince ıslığını bile duyamadım, ya yüksek viteste arabayı baydım, ya da düşük viteste kalıp kasılmasına neden oldum. Bugün biraz daha alışmış hissettim kendimi. Alıştıkça devirli kullanma eğilimim de artıyor sanırım, ilk iki gün 5.3lt/100km. olan tüketimim son 3 günde 5.7lt'ye yükseldi.
Son olarak Corsa'dan sonra aradığım özellikler ise 15km.'de kapıların otomatik kilitlenmesi ve "Lead Me to the Car" diye adlandırılan kumandadan çift basışta aracın farlarını yakma özellikleri. Özellikle İstanbul içinde kapıları kilitli tutmak çok gerekli. 3 senedir otomatik kilitlendiği için tuşa basmayı unutuyorum. Lead Me to the Car ise kapalı otoparklarda nereye park ettiğimi unutunca çok işime yarıyordu, elimde kumanda kilit açma tuşuna basa basa gidip aracın farlarını aranıyordum.
Lafı çok uzatmadan sizleri fotoğraflarla başbaşa bırakayım, sonrasında ise yapmak istediklerim ve sorularım olacak, beni yanıtsız bırakmayın lütfen






Aracımla ilgili yapmak istediklerim:
- Krom cam çıtaları
- Krom kapı eşiği
- Torpido bölücü raf
- Washer Jet uygalaması
- Krom gösterge halkaları (forumda da zamanında girişim olmuş ama bulunmayan bir ürün sanırım yapamayacağım)
- Kışa doğru lastik paspas seti ve kar lastiği
- Becerebilirsem ve gaza gelirsem soğutucu torpido gözü
- Gene gaza gelirsem ve bütçemi ayarlayabilirsem HLS modülü.
Bir de Cuma günü cam filmi ile ilgili bir sıkıntı yaşadım. Bir önceki aracımda da cam filmi mevcuttu ve Gerçek Oto'dan alırken yaptırmıştım. 4A firması tarafından yapılan uygulamadan çok memnun kalmıştım. Hem bir uygulama hatası yoktu hem de aradan geçen üç senede renk solması, bozarma, kızarma, mora çalma gibi bir problem yaşamamıştım. O filmler sanki daha koyu siyah/yeşil olmasına rağmen ilk kez polis tarafından durduruldum. Aracı yeni aldığımı gören polis filmleri söktür diyerek bıraktı beni. Zaten rengi hoşuma gitmediği ve renginde açılma olduğu için filmleri yenilemek istiyordum ama polisin tutumu karşısında korktum. Şimdi ne yapacağım konusunda kararsızım.
Filmlerle ilgili fotolar:



Aslında hem görsel olarak, hem güneşi kırma işlevi olarak hem de güvenlik açısından filmli araç kullanmaktan çok memnundum. Bu araçta da eskiyi söktürüp gene 4A ya da başka bir güvenilir yerde önceki aracım gibi önler 1 arkalar 2 numara siyah/yeşil film çektirmek istiyordum. Fakat polisle sorun yaşamak istemiyorum çünkü ya Bahçeşehir çıkışında, ya Avcılar E-5 kavşağında ya da Avcılar kampüs çıkışında düzenli olarak çevirme oluyor ve haftanın 3 günü bu çevirmelerden birine muhakkak denk geliyorum. 3 yıldır bu çevirmelerin hiç birinde polis beni durdurmamıştı. Ya mevcut filmler eskisinden daha çok göze battı, ya da bu ekip yeni. Ne yapacağımı bilemedim.
Diğer bir korkumsa bunları söktürürken arka camın rezistansının zarar görmesi. Güvenilir yerlerde (Zeibart yetkili bayii, 3M yetkili bayii gibi) sizce zarar vermeden filmleri sökebilirler mi? Yoksa fön makinesi, limonlu solüsyon gibi şeylerle kendim mi girişeyim? Ne dersiniz?
Bir de aracın uzun yolda sola çektiğini farkettim. Lastik basınçlarını kontrol ettim fakat bişey çıkmadı. Rot balans işimi görür sanırım. Aracın üzerindeki lastikler fabrika çıkışı, sanırım yıl olarak değişim zamanı gelmiş. Fakat yazı geçirip bir kış lastiği, sonrasında 2015 yazında kısmetse bir kış lastiği almayı planlıyorum. Rot balans yaptırırken lastikleri de ön - arka değişim yaptırayım mı?
Son olarak araç 30.000'de bakıma girmiş. Gene de neme lazım diyerek yağ ve filtreleri değiştireyim mi?
Not: Aracın kiri için kusuruma bakmayın, malum yağmur çamur. Aslında hava açsa niyetim bugün Total'e gidip aracımı yıkamaktı ama yağmur dinmeyince bu haliyle fotoğraflayıp paylaşmak istedim.