Rica ederim. İstanbul'da yaşıyorsanız durum fevkalade. Dediğiniz gibi orda bu arabaları hala unutmamış, hala çok iyi tanıyan en iyi Opel Usta'larını bulabilirsiniz. Fiyat konusunda ve D segmenti konusunda evet aslında bu yaşta bir araba için "kelepir" denilebilecek bile bir fiyatda satılıyor bu araçlar o konuda size de katılıyorum.
Bendeki aracı ben 2003 senesinden beri kullanıyorum. Rahmetli babamdan bana miras kaldı. Aldığımızda 100.000km'deydi. Ben onun üzerine 133.000km ekstra yol yaptım büyük oranda şehir içi kullanım olmak üzere. Yani bendeki araç 22 senedir bizimle.
Şehir içi kullanımda, İstanbul-Bodrum gibi sıcak iklimde bile olsa ve üstüne üstlük klima açık bile olsa eğer fan müşürü doğru düzgün çalışıyorsa, termostat olması gerektiği gibi çalışıyorsa ve fan motoru da gereğince radyatörü soğutuyor ve radyatörde de aşırı tozlanma ve kirlenme gibi bir durum yoksa ve alternatör de tüm bu ekstra yükü karşılayacak derecede dirayetli ise bu araçlar kolay kolay dur kalklı trafikte bile hararet yapmazlar kolay kolay 95 santigratın üzerine çıkmazlar.
Ben mesela klima açıkken bile yazları aşırı sıcak havası olan meşhur dur-kalklı Bodrum trafiğinde bile en fazla 95 santigrat ya görmüşümdür ya da görmemişimdir. Normalde bu araçları sürerken hararetin 90 ila 92 santigratda "ÇAKILI" olması gerekir. (Meğerki uzun yolda uzun bir yokuş inerseniz pek tabii ki bu hararet seviyeleri 85 ila 80 santigratlara kadar da inebilir ki gayet normal bir durumdur.)
Elektrik aksamındaki sorunlar konusunda haklısınız. Özellikle bizim araçlarda "Egzantrik Devir Sensörü" diye bir parça vardır ki öldürmez ama "süründürür".
Bozulursa yolda bırakmaz, en fazla deviri 4500'ün üzerine çıkaramazsınız ama onu her 1-2 senede bir de değiştirmek gerekiyor maalesef. Bununla beraber yolda bırakabilecek en hayati parçalar olarak da "Krank Devir Sensörü"nü başta sayabilirim. Aracı aldığınızda o sensörü de yenisi ve iyisiyle değiştirmeyi ihmal etmeyin.
Yolda bırakma hususunda benzin pompası tabiyatıyle bir sorun çıkarabilir . O da önemli ve pahalı bir parçadır. Aracı aldığınızda "BOSCH" marka benzin pompasıyla değiştirin derim.
Tüm bunlarla beraber araçta iki adet patlaması muhtemel rakor bağlantısı var:
1) Otomatik vites soğutması için radyatöre giren ve çıkan rakorlar
2) Hidrolik direksiyon gidiş-geliş rakorları
Birincisinde oluşabilecek bir patlak sizi KESİNLİKLE yolda bırakır dolayısıyla onları yenileyin. Hidrolik direksiyon rakorlarında (özellikle basınçlı kısımda yani "gidiş"te olabilecek bir patlak) sizi yolda bırakmaz ama direksiyon "taşlaşacağı" için büyük sıkıntı yaratır.
Tüm bunlarla beraber, belki motor elektronik sisteminin TÜM RÖLELERİ'nin yenileriyle değiştirilmesi gündeme gelebilir. Bu konuda da paraya kıymayın. Aldığınızda o röleleri de yenisiyle değiştirin.
Soğutma sisteminde bizim bu araçlarda soğutma sıvısını devridaim yapan "ahtapot hortum" diye bir parça vardır. Soğutma sıvısı en çok bu parçadaki sızıntılar yüzünden olur. Onu da değiştirmek gerekebilir. (Onu değiştirmek, sökmek için emme manifoldunu da sökmek gerekiyor. Hazır emme manifoldu da sökülmüşken içi iyice bir temizlenmesi iyi olur çünkü orası da bayağı bir yağ ve kir topluyor.)
Tüm bunlarla beraber, aklıma "şimdilik" gelen detaylar bunlar. Motor düzgün soğutulduğu ve rölantisi de "sağlıklı" olduğu müddetçe gayet "öngörülebilir" bir sürüş ve "performans" sağlayacağını size söyleyebilirim. (Normalde bu araçlar ideal çalışma sıcaklığı olan 90 santigratda, klima çalışmıyorken, rölantide saatde 0.9 litre yakıt yakması lazım. Araç bilgisayarından "Instant Cons. / Instant Consumption / Anlık Yakış" şeklinde bu veriyi teyid edebilirsiniz)
Ha tabii yıllık bakımlarını ve kayışıyla beraber triger seti olsun triger gergi rulmanı, devridaim pompası, v kayışı ve v kayışı gergi rulmanını da düzenli periyotlarda değiştirdiğiniz müddetçe (motor yağı, yağ filtresi, benzin filtresi, bujiler bunları düzenli aralıklarla kaliteli mzelzemelerle değiştirdiğiniz varsayıyorum.) size ciddi bir problem çıkartacağını zannetmiyorum.
Ha birde otomatik vites yağı mevzusu var. Vites yağını kontrol edin. Eğer kapkara olmuşsa onu da muhakkak bir Dextron 3 kalitesinde bir ATF yağıyla değiştirmeyi ihmal etmeyin. Vites sağlığı açısından elzemdir. Vites yağını da bol bol koyun bu arada. Hiç zararı yoktur aksine vites daha rahat çalışır, vitesler rahatça geçer.
LPG konusunda da ben TüvTÜRK'teki muayenelerde gördüm ki oldukça fazla miktarda yaşlı araç LPG tesisatındaki kaçaklar yüzünden muayeneden geçemiyor. İlla ki ikinci seferde de muayeneye gelmek zorunda kalıyorlar onu gözlemlemiştim deneyimlerimi paylaşmak istedim.
Çok detaylı bir şekilde anlatmışsınız teşekkür ederim. Eğer bu aracı satın alırsam bu dediklerinizi dikkate alacağımdan şüpheniz olmasın
Evet genel olarak arabayla ilgilenin ki o da hakkını versin demişsiniz açıkçası

. Ondan yana sorun yok ben her türlü parçasını da değiştiririm ama benden önce kullanan nasıl kullandı onu bilemediğim için ikilemde kalıyorum. Örneğin antifriz yerine musluk suyu koyan insanlar var. Bu da bir çok parça üzerinde paslanma yapıyor. Onun içinde ekspertizde araç lifte kaldırılırsa altına bakmak lazım. Bu arada arabayı taksitli alacağım o yüzden büyük ihtimalle galerilerden/otomotivden alacağım için direkt olarak kullanıcısı ile muhattap olamayacağım.
Peki arabayı alırken kurumsal bir ekspertize sokmam yeterli olur mu yoksa ayrıyetten ustaya da göstermeli miyim? Araba alım satımıyla pek aram yok bu yüzden bildiğim kadarıyla ekspertizin en üst paketini de alsak çok detaylı bakılmyor sanırım. Bu yüzden güvenemiyorum. Fakat şu 3ü en önemlileri bence Kaçak testi, Kompresyon testi, Dyno testi.
Sizdeki araç şehir içi/şehir dışı ne kadar yakıyor? LPG/Benzin de bu fark ediyor mu pek bilmiyorum ama sormak istedim.
Rica ederim. Teşekkür Ediyorum.
Evet, kesinlikle arabayla ilgilenmek gerekiyor. Bu konuda mutabıksak fevkalde. Onun dışında bahsettiğiniz gibi eğer araç sırf antifrizsiz musluk suyuyla kullanılmışsa o gerçekten bir problem.
Şimdi bak kardeşim ekspertiz konusunda söyleyeceklerim ezber bozabilir ve hatta halka açık olan bu yazımı okuyan bu forumdaki dahil olmak üzere birçok insanı kızdırabilir ancak şunu söyleyeceğim: Bu yaştaki araçlar için ekspertiz incelemesi hem gereksiz hem de ekspertizi yapan kişiler/ustalar açısından angarya gibi birşeydir.
Şöyle gerekçelendirmeye çalışayım düşüncemi:
Kardeşim sen zaten 25+ yıl üstü bir araç alıyor musun almıyor musun ? Alıyorsun! Eee öyleyse ekspertizde ne çıkmasını bekliyorsun??? Yani şimdi benim mantığım şöyle çalışıyor: Bu alacağın araç şu ana kadar 25+ yılı bir şekilde hasbelkader atlatabilip bu günlere de geldiyse bir nevi bir şekilde asgari müşterek iyi bir bakıma girdi ki bu günlere kadar geldi ve satışa sunuldu. Aksi takdirde zaten sahibi ya bu aracı parçalanıp yedek parçalarının başka araçlarda kullanılması için bir "simsar"a satacaktı ya da direkt hiç bu işlerle uğraşmayıp aracı direkt "hurda"ya çıkaracaktı.
Yani anlatabiliyor muyum düşüncemi? Dolayısıyla sen bu aracı ekspertize falan sokacam edecem tutacam diye kesinlikle titizlenme. Yani zaten sen 2. el piyasasındaki en ucuz araçlardan birini alıyorsun ekspertizin ne demesini ibekliyorsun? Ha ama bak şu olur: Tanıdığın güvendiğin bir Opel Usta'sıyla gidersin motora orasına şurasına burasına bakarsın, usta "OKEY" de derse alırsın. Bu bu kadar basit birşey alsında.
Hayır yani şundan dolayı söylüyorum: Abicim bu arabalar gerçekten UCUZ.... hakiki manada 10 ila 5 yaşında araba almaya kalksan MİLYON civarlarında para vermen gerekiyor. Dolayısıyla ciddi manada bir ekspertiz ücreti insanın hem finansal açıdan zarar görmemesi hem de oluşan alışveriş sonrasında MANEVİ açıdan zarar görmemei açısından önemli bir kriter gerçekten.
Ama abi sen zaten 25+ yaşında bir araç alıyorsun. Bir şekilde o kadar yıla nazaran dayanmış etmiş tutmuş, yani bu araçların da piyasası da böyle maalesef. Yani hayatın gerçeklerinden bahsediyorum yanlış anlama.
Ha mesela 5 yaşında 2. el 75.000km'de falan bir araç almaya kalksan "KESİNLİKLE EKSPERTİZE SOK" diye diretirdim ama işte anla beni be abicim ya

diyorum.
Alacağın arabanın "airbag"lerinin patlak olduğu mesela ekspertizde çıksa ne yapacaksın mesela? hakkaten bunu ciddi soruyorum ne yapacaksın?
Sen zannediyor musun şu ana kadar airbag'leri patlamamış bir mesela 1999 model Vecra seni kazada kurtaracak ? Muhtemelen o aracın da airbag tesisatı patlamamış olsa bile çoktan "mefta" olduğu için o araçla yapacağın kazada da airbag açılmayacak, veya 20+ yıl o ufacık mekanda bekleyen airbag balonu zaman içerisinde bir takım deformasyonlar geçirdiği için ciddi bir kaza esnasında airbag patladığında senin yüzüne hasar verecek....
Bunların hepsi 20+ yaşda araç alırken düşünülmesi ve alınılması gereken riskler açıkcası. Hal böyle olunca ben çok da fazla bu konuda ikircikli olmamanı tavsiye ederim.
Kompresyon testi, Dyno testi demişsin ama abi onlar yani bir nevi "boş" işler. Araçtan mavi duman atmadğı müddetçe, araçta vuruntu yok, rölantisi güzeli, hızlanması da makul seviyede olduğu müddetçe bu tarz şeylere gerek yok. Sonuçta 300 Beygirlik V8 bir araçtan bahsetmiyoruz. Rahat ol. Takıl baba.
Ama bana sorarsan da: Alma
