Mevlana Celalettin Rumi bakışıyla..

Kontrol Ünitesi

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
17 Mar 2013
Mesajlar
2,620
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
Yakın zamanda boş vakitlerimde fırsat buldukça okumaya çalıştığım Mevlana nın ''Mecalis-i Sab'a'' (yedi meclis) isimli kitabının bir bölümünde denk geldiğim özel beyitlerine sayfamızda yer vermek istedim..Okudukça kendinizi kaybettiğiniz,sanki uyuyormuşsunuz da uyanmanıza vesile olan bir dokunuş gibi gelen dizeleri gerçekten kendisine hem hayran bırakıyor hem de hayret ettiriyor..

Ey mezar yolcusu! Eyy mezar yolcusu!!!
Hayatta iken, dostlarının çokluğuyla övünürdün..
O uzun yolculukta dostlarını nerelerde yitirdin?
Son arkadaşların da mezar kapısında sana sırtlarını döndüler...
Şimdi yanı başında seninle aynı toprağa baş koyan tek bir yoldaşın kaldı...
Eğer bu yoldaş kötüyse vay haline! Yok, eğer iyi ise, sana müjdeler olsun...
O; hesap gününde hem avukatın, hem şahidindir..Sır'at'ta da bineğindir...
O halde mezara böyle bir arkadaşla girmeye çalış...
Ahh şaşkın aşık... Aşık olmak için bula bula ölüleri mi buldun?
Bu dünyaya ait her ne sevdiysen bil ki, o hakikatte ölüdür...
Madem ki gül,daha elini uzatamadan soluyor,gül yüzler çarşaf benzine benziyor
Öyle ise avucundan kayıp giden güzelliğe güzellik deme sen...
Sevmek için solmayacak ve ölmeyecek bir sevgili bul sen...
Eyy ekmeden biçmek,vermeden almak,sevmeden sevilmek isteyen!
Bil ki; vermek, almaktır; sevmek, sevilmektir...
Padişahlar bile kendilerine eğilenlere eğilir...Sevgililer kendi aşıklarına aşıktır...
Susayanlar, suya hasrettir amma; su da susayanları arayıp durmada...
Susuz kişilerin dudağı, tatlı suya hasrettir; su da o dudakları özlemektedir...
Çocuk memeye aşıktır; meme ise kendini emecek bebeğe...
Muhtaç olan, cömert bir el peşindedir... Cömert ise muhtaç elleri gözler...
Yani farkın gereği,istemek; zenginliğin şanı da vermektir...
Biri ne kadar almaya muhtaç ise hak eli de o kadar vermeye müştaktır...
Cömertlerin en cömerti Cenabı Hak;''Yok mu benden isteyen?'' davetni gönderir
Beden bir ama organları çok... Bedenleri bir araya getiren, bütünleyen candır...
Can giderse, azaların hiç biri kalmaz, hepsi ölür...Müminler de böyledir...
Hepsi, bir büyük bedenin uzuvları hükmündedir...Niçin?
Çünkü hepsinin ortak bir canı vardır..O can da imandır...
Nice hazinelerin bir araya getiremediği kalpler, iman ile kardeş olurlar...
İman ipi kopmaya görsün... Beden tesbihi dağılır gider...
 
paylaşım çok güzel serdar emeğine sağlık ALLAH o büyük insanlardan razı olsun ve bizlere o insanların şefaat etmesini nasip eylesin.
 
Teşekkürler..

Amin Memduh Abi inş...Böyle nice değerlerimiz var, yaşarken sahip çıkamamışız, öldükten sonra saygıda kusur etmeyip sahip çıkmak gerekir...Bir tane daha paylaşmak isterim...


Ey insan! Ne tuhaf bir varlıksın sen? Tüm zıtlıklar sende birleşmiş...
Melek de, hayvan da yerinde sabit de; sen her ikisinde de cem edensin...
Bu yüzden hem göğe mahsupsun hem yere...
Bu ikili yapını bil de ona göre dikkatli davran... Umalım ki tenin, ruhuna dişini geçirmesin...
Kötülük, iyiliğe baş eğdirmesin... Gökler dururken, böcek gibi toprağın altını vatan edinmeyesin...
Gerçi insan akıl ve bilgisi; yılların semeresidir... Bilgi ambarının dolması için nice hasatlı yılların geçmesi gerek...
Saçtaki, sakaldaki ak; insanın çok şey gördüğüne, ambarı doldurduğuna işaret eder...
Ne var ki, insanın bir şeyi öğrenmeye niyeti yoksa; o akıl ambarının kapılarını sürgülemişse, gelip geçen mevsimler, mahsüller ne yapsın?
Nitekim dünyada İblisten daha yaşlısı yok ama O, daha ilk günkü gibi kopkoyu küfür ve cehalette...
O halde sen de yaşına layık olmaya bak...Saçının, sakalının akını yalancı çıkarma...
Akıllı olabilmek, her şeyi bilmek değildir...Bileni bulabilmektir...
Nasıl ki hastanın da aklı hastalığını tedavi etmeye yetmiyor ama doktoruna götürüyor,
Tedavi etmek,doktorun işidir ama her hasta doktorun yolunu da bulmayı beceremez...
O halde sen, doktor değilsen de doktorunu bulacak kadar bari akıllılık göster...
Soru ve cevap, bir alışveriş; arz,talep ilişkisidir...
Zira marifet; iltifata tabiidir... Müşterisi yok ise; meta zaidir...
Hatibi konuşturan, dinleyendeki şevk ve aşktır...
Ağız, kulağa göre laf yapar... Dinleyen istekli olursa, ölü vaiz bile anlayan için inciler saçar...
O halde, iyi şeylere baştan ayağa kulak kesil de hikmet senin için hep aksın...
Nehir, baştan başa dil kesilmiştir de ulaştığı hakikati söyler durur...
Nehir, henüz yoldadır,henüz varmamıştır...Oysa deniz, sükundur...
Bütün suların son durağı denizdir ve ondan gayrı varılacak yol kalmamıştır...
Demek ki; hakikat, sustuğunda da hal-i nisanıyla haykırmaktadır...
O halde; sen kala değil nazar et... Nehri değil, deryayı gözle...
Mal ve para baştaki külah gibidir, külaha ise ancak kel olan ihtiyaç duyar...
Başında sırma gibi saçları olan, külahı neylesin?
Mal, asa gibidir... Asa, topala ve yaşlıya yakışır...Ceylan gibi sekene asa,ardır...
Hazine olmak, hazineye sahip olmaktan elbette iyidir...
O halde, sen hazine ol da hazineler seni arasın,peşinden koşsun...
Dünya;senden değerli değil, sen onun peşinde döneceğine, o senin peşine koşsun...
De ki;''Lütfum herkese layık olduğu kadardır..Ben herkesin, boyuna göre elbise biçerim...''
Ey verilenden daha fazlasını talep eden!
İlahi lütuf, herkese kabının ölçüsünde verir...
Nasıl ki boyu kısa olana, boyu uzun olanın elbisesi iyilik ve doğruluk değilse;
İnsanlara haketmedikleri şeyleri vermek de iyilik ve doğruluk olmaz...
Böyle ihsanı zayıf kişi, binişi zayıf olana benzer de azgın ata bindirilmesiyle tepe takla düşmesi bir olur...
Yaya düzgün ok lazımdır... Yay ne kadar güçlü çekilirse çekilsin, ok yamuksa ötelere gidemez...
O halde ey hak yolunun yolcusu! Sen de niyetin ve amelinle dümdüz bir ok gibi ol...
Ta ki; Hak da seni ötelerin ötesine ulaştırsın...
 
Paylaşım için teşekkürler.
Bu dizeler hırsın nekadarda boş olduğunu açığa çıkarıyor.;)
 
teşekkürler
 
Kitaptan son alıntımı da nakledeyim..Kitabı okulun kütüphanesine bugün verdim..Gerçekten de nasıl bir yorum gücü,kavrayışı var çok etkileyici...Anlamak lazım..

Gülden hiç ders almıyor musun? Bütün yapraklarını tek tek koparsan da gül,güllükten vaz geçmez...
Bu, daimi bir şükür makamıdır...Şükür, hale razı oluştur...
Hem bilmez misin, başına gelen sıkıntılar,aslında daha büyüklere set oluşturur...
O halde yüzün gülsün yahu! Bu dünyada ne ekersen onu biçersin...
İyilik yaparsan iyilik bulursun, kötülük yaparsan da sonu kötülüktür...
Buğday ekilen yerde arpa biter mi hiç? Hiç atın eşek doğurduğunu gördün mü?
O halde şuna buna bahane bulma da iyi kötü ekip biçtiğini paylaşmayı bil...
Gönül kazanmak istiyorsan eğer sevgi tohumu ek...
Cenneti kazanmak istiyorsan yollara diken serpmekten vazgeç...
Bir yerde gül olmadan kokusu mümkün mü?Şarab olmayan yerde köpüğü görülür mü?
Tencere kaynıyorsa, ateşindendir... Aşığın ahı aşkıyla yanışındandır...
Ortada bir eser var ise bil ki, ona yol açan bir müessir de vardır...
Ne var ki o müessir bazan perde gerisindedir... Sen onu kör gözle görmüyorum deme...
İncinmek de, incitmek de gönül hamlığındandır...
Sen acı olduğun için halkın acısı da canına işliyor, dikenleri eteğine batıyor...
Halkın, Hak elinde bir kalem olduğunu gördüğünde, hoştur bana senden gelen dersin...
Böylece canın şeker gibi tatlılaşır da kendi tadından başın döner...
Halkı görmezsin artık ki,incitmesinden incinesin...
Aşk nedir?Bir yokluk denizi...Ayak,karada yürür; denizde değil...
Akıl bağlar arasında ilgi kurar...Ancak yokluk denizinde varlık,yoktur ki sebep sonuç olsun...
Bu yüzden aklın ayağı, o denize basamaz...Aşka ulaşmak için, ilk engel sensin..
Kendi varlığın, kendi aklın...Aşka girebilmek için, beden varlığından soyunmalısın...
Ne dilin ne dudağın, bu aşk şarkısını söyleyecek kudrete sahiptir...
Gam ve keder, neşe ve sevinç; sahibine göre değişir...
Aşkın yolu belalıdır,dikenlidir ama aşıkların bu belayla başı hoştur...
Ayakları dikenlerle parçalanır da, ondan gelen zehir,aşığa panzehir olur...
Çekilen dertler, devanın ta kendisidir... Bir davetiye olur, devaya...
Güzellik gözdedir, nesnede değil... Bir şeyi güzel gösteren aşktır, istektir...
İsteksiz bakışa güzel de çirkin görünür...
Bu yüzden, Leyla'yı sen başka görürsün, Mecnun başka...
O halde; güzele kendi aşksız gözlerinle bakmayı bırak...
Mecnunun aşktan yanan gözleriyle bak...
 
emeğine sağlık serdar kardeşim hakikaten bu özlü sözleri okuyunca insan bir huzur ve mutluluk buluyor. huzur ne parada, ne mal da, ne de mülk de işte huzur kaynakları burda oku hayatına uygula en mutlu ve huzurlu insan sen olursun.ALLAH razı olsun kardeşim.
 
O kadar yoğun bir insan sevgisine sahip ki, çoğu alimden farklı olmasını da bu sevgi üzerine kurduğu düşüncelerine borçlu. Huzur bulmak isteyen açıp okur mevlanayı.
 
Geri
Üst