Davos zirvesi

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan smihci
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Çok gARİP!!

bir de Haması taraftarı gibi görünmese tam olacak ama ....

YELİZ Hn, bİzler çok şükür Müslümanız. Hamas ta müslüman bir devletin , çok gururlu direnişçisi, işgal edilmiş topraklarını, savunuyorlar. El yapımı , ev yapımı roketlerle, silahlarla. Terör örgütü olsa dünayanın değişik yerlerin de de eylemler yaparlardı.Bir ülkenin egemenliği tanınmıyorsa ve ülke işgal edildiyse, biz de zamanında ortaya çıkmış Kuvayi Milliye ruhu ile ülkesini savunanlar terörist olamazlar.Ülkesini savunma yolunda şehit olan böyle bir direnişin yanında olmak gereklidir.Türkiye olarak, tüm fertler olarak. Tarafsız olamayız, "Müminler kardeştir " , ayetinde olduğu gibi onların canı acıdığında bizim de acımalıdır.Hamas gibi bir hareket doğmasaydıi Filistin İsrailin uşağı olacak, dünya üzerinde olan diğer bazı ülkeler gibi tüm şahsiyetleri ayaklar altına alınacaktı. Onlar bunu yapmadılar teslim olmadılar, şehit de olsalar , parçalansalar da dimdik ayaktalar.Tüm dünya onlara acımıyor, aşağılamıyor, çünkü onlar haklarını sonuna kadar savunuyorlar ve bu uğurda şehit oluyorlar. İnşallah hep de böyle olacak.Allah yardımcıları olsun kardeşlerimizin.
 
YELİZ Hn, bİzler çok şükür Müslümanız. Hamas ta müslüman bir devletin , çok gururlu direnişçisi, işgal edilmiş topraklarını, savunuyorlar. El yapımı , ev yapımı roketlerle, silahlarla. Terör örgütü olsa dünayanın değişik yerlerin de de eylemler yaparlardı.Bir ülkenin egemenliği tanınmıyorsa ve ülke işgal edildiyse, biz de zamanında ortaya çıkmış Kuvayi Milliye ruhu ile ülkesini savunanlar terörist olamazlar.Ülkesini savunma yolunda şehit olan böyle bir direnişin yanında olmak gereklidir.Türkiye olarak, tüm fertler olarak. Tarafsız olamayız, "Müminler kardeştir " , ayetinde olduğu gibi onların canı acıdığında bizim de acımalıdır.Hamas gibi bir hareket doğmasaydıi Filistin İsrailin uşağı olacak, dünya üzerinde olan diğer bazı ülkeler gibi tüm şahsiyetleri ayaklar altına alınacaktı. Onlar bunu yapmadılar teslim olmadılar, şehit de olsalar , parçalansalar da dimdik ayaktalar.Tüm dünya onlara acımıyor, aşağılamıyor, çünkü onlar haklarını sonuna kadar savunuyorlar ve bu uğurda şehit oluyorlar. İnşallah hep de böyle olacak.Allah yardımcıları olsun kardeşlerimizin.

Teßrık edıyorum,Okudugum en guzel Yorumdu..elinize sağlık..
 
27 Aralık 2008’de başlayan İsrail saldırıları ile gündeme bir kez daha gelen Hamas Ortadoğu’nun önemli aktörlerinden bir tanesi. İsrail-Filistin anlaşmazlığında uzunca bir süre Filistin tarafını temsil eden El-Fetih’in iktidarına Gazze’de son veren bu örgüt gerek dünyada gerekse de Türkiye’de keskin eleştiri ve aşırı övgüler ile anılıyor. Taraftarları kadar muhalif ve karşıtları da aşırı ve irrasyonel bir dile başvuran Hamas’ı biraz daha ortalama bir bakış açısıyla değerlendirmekte fayda var.



Hamas bir terör örgütü müdür?



Bu soruya verilecek cevap büyük ölçüde terör örgütünün nasıl tanımlandığına bağlı olarak değişecektir. Hamas’ın terör eylemi sayılacak aktivitelerinin olduğu açıktır. Örgütün intihar saldırılarını inkar etmediği ve hatta İsrail işgaline karşı bir mücadele aracı olarak teşvik ettiği de bilinmektedir. Ancak Hamas sadece silahlı eylemler yapan bilinen terör örgütü şablonuna tam olarak uymamaktadır. Her şeyden önce silahlı eylemleri yapan kolu, örgütün bütünü içinde sadece bir parçayı oluşturmaktadır.



Sosyal yardım ve aktivitelere önemle vurgu yapan Hamas bu çerçevede hastaneler ve okullar açmakta ve eğitim faaliyetlerine öncülük etmektedir. Bu açıdan Lübnan Hizbullah’ına benzediğini söylemek mümkündür. Bu tür faaliyetleri Filistin halkı nezdindeki itibar ve meşruiyetini arttırmakta ve örgütün sosyal doku ve tabanını daha da güçlendirmektedir. Soruya verilecek cevabı zorlaştıran bir başka önemli nokta da Gazze’de Hamas hükümetine ne Batı dünyasının ve ne de İsrail’in temelde bir itirazının olmamasıdır. Hamas iktidarı hiç şüphesiz bu anılan aktörler tarafından arzu edilmemiştir ama Hamas yönetiminde Batı ülkeleri Filistin ile ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Bu da ortaya ilginç bir tablo çıkarmıştır. Avrupa devletleri bir taraftan Hamas’ı bir terör örgütü olarak ilan ederken öte taraftan da bu örgütü Filistin sorunun çözümü konusunda muhatap kabul etmişlerdir.



Hamas ile İran arasındaki ilişkinin niteliği nedir?



Hamas ile ilgili yaygın kanaatlerden bir tanesi de örgütün İran tarafından desteklendiği ve bölgede İran’ın çıkarlarına hizmet ettiği şeklindedir. Bu kısmen doğru ancak büyük ölçüde yanlış bir önermedir. Hamas-İran ilişkisi, Hizbullah-İran ilişkisinden oldukça farklıdır. Hizbullah ile İran arasındaki ilişki ideolojik ve stratejik yakınlık nedeni ile çok güçlü bir zemine dayanmışken İran’ın Hamas’a desteği daha çok pragmatik ve pratik nedenlerledir.



Her şeyden öte Sünni ve Selefi bir örgüt olarak Hamas ile Şii İran arasında ciddi bir ideolojik ayrışma söz konusudur. Her ne kadar Selefi anlayışı El Kaideninkinden farklı ise de Hamas Sünni vurgusu güçlü olan bir örgüttür. Ama bu Sünniliğe yine güçlü bir şekilde vurgu yapan Suudi Arabistan’ın Hamas’a doğal bir destek sağlayacağı anlamına gelmemektedir. Ortadoğu bölgesinde aktörler arasındaki ilişki tamamıyla ideolojik yakınlık tarafından belirlenmemektedir elbette; ancak ciddi bri ideolojik ayrışmanın varlığı durumunda Hamas ile İran’ın ilişkisinin niteliği de sorgulanabilir nitelikte olmaktadır.



Hamas’ın nihai hedefleri nelerdir?



Yine zannedilenin aksine Hamas eskisine göre oldukça ılımlı ve makul bir çizgide durmaktadır. 1987 yılında kurulduğunda ideolojisini ve hedeflerini İsrail’in tamamen yok edilmesi gibi oldukça ütopik ve uç bir hedefe bağlayan Hamas zamanla daha gerçekçi bir çizgiye kaymıştır. Bugün Hamas İsrail ile görüşmeye razı ve müzakerelere açık bir örgüt haline gelmiştir. Gelinen noktada İsrail’in 1967 öncesi sınırlara çekilmesi Hamas tarafından kabul edilebilecek bir adımdır. Elbette İsrail’i resmen tanıyacağı garantisini vermemektedir ancak fiilen Hamas’ın talepleri yukarıda belirtilen çerçevenin dışına çıkmayacaktır. Bu açıdan bakıldığında aslında Hamas bugün oldukça ılımlı bir noktaya gelmiştir. Daha da önemlisi, müzakere edildiği takdirde daha makul bir çizgiye geleceği ve diplomasinin gereklerine uyacağına dair önemli işaretler vermektedir.



Hamas ile Müslüman Kardeşler arasındaki ilişki nedir?



1928 yılında Mısır’da kurulan Müslüman Kardeşler örgütü modern İslamcı hareketlerin ilham kaynağı olarak hem İslam dünyasında hem de Ortadoğu bölgesinde önemli bir aktör olarak önemli roller oynamıştır. Bu açıdan bakıldığında Hamas’ın bu örgüt ile en azından ideolojik bir bağının olduğu ortadadır. Ama bundan daha önemlisi Hamas örgütü Müslüman Kardeşler içindeki bir ayrışma sonucunda kurulmuştur. Zannedildiği gibi Kardeşlerin Filistin’deki kolu değildir.



1950’li yıllara kadar şiddete ve siyasete uzak kalmaya özen gösteren Kardeşler örgütü özellikle kurucuları Hasan El-Benna’nın öldürülmesinin ardından zaman zaman şiddet eylemlerine karışmıştır. Ancak 1970’li ve 80’li yıllarda tekrar şiddetsiz bir strateji benimseyen Müslüman Kardeşlerin bu tutumuna örgüt içinden tepkiler yükselmiş ve bu tutuma karşı gelenler Hamas’ı kurmuşlardır.



Ancak zamanla hem Hamas değişmiş ve hem de Müslüman Kardeşler ile örgüt arasında başlangıçta var olan tatsızlık gücünü kaybetmiştir. Kurulduğunda çok daha radikal olan Hamas bugün daha ılımlı bir noktaya gelirken Kardeşler ile Hamas arasında başlangıçta atılan köprüler bugün kısmen de olsa tekrar bina edilmiştir. Elbette iki örgüt arasında doğrudan organik bağdan söz etmek mümkün değildir. Ancak Müslüman Kardeşlerin Filistin’de Hamas’ı desteklediği de açıktır.



Hamas’ın nasıl bir Müslümanlık anlayışı var? El Kaide ile aynı çizgide mi?



Hamas’ın İslamcı bir örgüt olduğu çok açık. İslami kurallara göre yönetilen bir yöneyim biçimini de savundukları ortada; önemli bir kısmı İslamcı sembollere önem atfediyor. Ancak El Kaide ile arasında çok ciddi farklılıklar var. Her şeyden öte ikisinin Selefi anlayışı ve ideolojik gündemleri birbirinden farklı. Hamas daha ılımlı bir Sünni yorumu takip ederken El Kaide Suudi Vahhabilerin bile aşırı bulduğu bir örgüt.



İdeolojik anlamda Mısır’daki Müslüman Kardeşler ile benzeşen Hamas cihada özel bir vurgu yapıyor ve eylemlerini de cihad bağlamında değerlendirmeye özen gösteriyor. Bununla birlikte mutlak bir şeriat devleti peşinde koştuklarını söylemek mümkün değil. Bu anlamda İran tipi bir devrim ile yönetim şeklini ve yaşayış tarzını tepeden değiştirme gibi bir anlayışlarının olduğunu söylemek çok zorlama olur. Evet; İslami kurallara dayalı bir yaşam tarzını arzu ediyorlar ama siyasette yer alma amaçları bu değil. Hatta aynen Müslüman Kardeşler gibi, siyasi faaliyetler onlar için birincil öneme sahip değil; bazen seçime katılmayabiliyorlar. Bu nedenle de İslami bir devlet kurma peşinde olduklarını söylemek o kadar kolay değil.

Kaynak: Dr. Cenap ÇAKMAK - Beş soruda HAMAS
 
seçim çalısması....
 
evet iyi yaptı belki ama boyle bir hareketin filistinden dolayı değil Türkiye ile ilgili bir konuda gostermesini isterdim. mesela ımf karsısında veya Kıbrıs için birde bir basbakanınn ingilizce bilmemesi kabul edilemez
 
:):) Turkıyede okadar çevirmen var..İşsiz mi kalsınlar..
 
Yani açıkçası Peres'e karşı bu tavrı bir bakıma benımde hosuma gıtsede,Davos zirvesi gibi önemlı ve krıtık bır noktada bu sekılde butun dunya medyasının onunde bu sekılde davranması akıl alıcak ıs degıl...

Olay ayar vermekte yada tavır atıp cekıp gıtmekle bitmiyor,umarım her ortamda aynı hassasıyetı gosterır sayın RTE.Ama daha önce konusup konusup sonra nedense unuttugundan sırf ezılmemek yada bınevı egosunu tatmın etmek ıcın o sekılde uluslararası bır zırvede o sekılde konustuysa vay bizim halimize...

Belki politik olucak ama en son geçtiğimiz 1 hafta içinde hazırladıgım Sunum'da İsrail'in ne kadar hain ve kendi menfaati ugruna herseyı sılebılecek bir ülke oldugunu görmüş oldum ve bazı daha büyük başların maşası oldugunun...Umarım bu sorun ve RTE nın tepkisi farklı yerlere gitmez...
arkadaşım Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün davranışlarından 2 örnek vermek istiyorum. BİRİNCİSİ; Atatürk hiç bir dış ülke başkanının ayağına gitmemiş ve kendisiyle görüşmek isteyenlerin Türkiyeye gelebileceğini belirtmiştir.
İKİNCİSİ; Atatürk Türkiyeye gelen hiç bir yabancı ülke başkanının önünde ayağa kalkmamıştır. Kurmaylarına verdiği talimat üzerine kendisi ile görüşmeye gelen yabancı devlet başkanlarını, kurmayları hemen farklı bir odaya alır, oturmasını rica eder ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e haber verirler, Atatürk'te başkanın bulunduğu odaya girer ve bu nedenlede ATATÜRK gelince başkan ATATÜRK'ü ayakta karşılamak zorunda kalırdı.
Kimseden tam olarak Atatürk gibi davranmasını bekleyemeyiz ama Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin lideri olduğu sürece Türkiyeyi layıkı ile temsil etmiş ve Türklük gurur ve şuurunu her ülkeye benimsetmiştir. kısacası anlatmak istediğim unutulmaması gereken tek şey biz Türküz, hiç bir ülke bizim onurumuzu ve gururumuzu rencide edemez. sonucu her ne olursa olsun Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN'ın hareketi ve söyledikleri başımı dik tutmaya yetti. Zamanında Türkiyeye liderlik yapan herkes bu şekilde davransaydı, 2 kuruş para için saatlerce yabancı devlet başkanlarını beklemek için kapı önlerinde oturmasaydı Türkiyemiz şuan her ülke gözünde daha farklı yerlerde olurdu..! Atatürk zamanında bir telefon yoktu ve telgraf ise aktarmalı olarak Londradan aktarılırdı. Bu şekilde londra, Türkiyenin her telgrafını yerine gitmeden 1 gün önce okuyordu yani istihbarat sıfır hale geldiği halde Kars'tan Edirne'ye giden bilgilerin kimsenin haberi olmadan Atatürke ulaşması sağlandı. Şuan ki istihbarahtın %1i yoktu yani. Yada tershanelere girilmiş ve silah depoları imha edilmişti. Yani şimdiki silah ve teçhizatın %1 i yoktu. O zaman Kuva-i Milliyecilik vardı, emin olun şuanda Kuva-i Milliyecilik tam. her ne kadar ayrımcılık çıkarmaya çalışsalarda bu Türkiyemizde bir dış savaş olsa Türkü, Kürdü, Zazası, Çerkezi, Türkmeni, Alevisi, Sunnisi...vb. hepsi savaşa gitmek için can atar. o anki şartları görmeden kimse bilemez ki Allahta o günü göstermesin. Bütün bu saydıklarım günümüzde mevcutken İsrail denen Türkiyenin yalnızca İstanbulu kadar nüfusuna sahip bir ülkenin neyinden çekineceğiz. İsrail her ne kadar hain, her ne kadar menfaati için her şeyi silebilecek bir ülke olsada; Türkiyede bağımsızlığı, namusu, şerefi ve başının dik olması için her şeyinden vaz geçer vede geçmeli..! 1nci dünya savaşında savaştığımız ülke askerleri şu cümleleri sarf eder;
----Biz, Allah Allah nidaları ile bizleri püskürtmek için üzerimize doğru koşan Türk askerlerinin o aşk ve vatan sevgisiyle önündeki uçurumun dahi farkına varmadan atlamalarını gördükçe Türklerin vatanını ellerinden alabilecek zihniyetin aklına şaştık, çünkü onlar uçurumdan düşmüyor resmen üzerimize uçuyorlardı, demişlerdir.
Ben Türküm, bir İsrail zibidisi başımı önüme eğemez ve helede Türkiye başbakanı buna müsade ederse Türklüğünden herkes şüphe etmeli. Başbakanımız sağolsun başımızı eğmedi,çünkü;
TÜRK'ÜN BAŞI YALNIZCA ALLAH'A SECDE EDERKEN EĞİLİR..! Ne mutlu Türküm diyene, Ne mutlu bana ve benim gibi düşünen herkese..!
SAYGILARIMLA..!
 
YELİZ Hn, bİzler çok şükür Müslümanız. Hamas ta müslüman bir devletin , çok gururlu direnişçisi, işgal edilmiş topraklarını, savunuyorlar. El yapımı , ev yapımı roketlerle, silahlarla. Terör örgütü olsa dünayanın değişik yerlerin de de eylemler yaparlardı.Bir ülkenin egemenliği tanınmıyorsa ve ülke işgal edildiyse, biz de zamanında ortaya çıkmış Kuvayi Milliye ruhu ile ülkesini savunanlar terörist olamazlar.Ülkesini savunma yolunda şehit olan böyle bir direnişin yanında olmak gereklidir.Türkiye olarak, tüm fertler olarak. Tarafsız olamayız, "Müminler kardeştir " , ayetinde olduğu gibi onların canı acıdığında bizim de acımalıdır.Hamas gibi bir hareket doğmasaydıi Filistin İsrailin uşağı olacak, dünya üzerinde olan diğer bazı ülkeler gibi tüm şahsiyetleri ayaklar altına alınacaktı. Onlar bunu yapmadılar teslim olmadılar, şehit de olsalar , parçalansalar da dimdik ayaktalar.Tüm dünya onlara acımıyor, aşağılamıyor, çünkü onlar haklarını sonuna kadar savunuyorlar ve bu uğurda şehit oluyorlar. İnşallah hep de böyle olacak.Allah yardımcıları olsun kardeşlerimizin.

peki o mümin denen tipler kıbrısta türkler kesilirken 1. dünya savaşında esir askerlerin karnı altın yutmuştur diye kesilirken neredeydi kimse kusura bakmasın ben hiç üzülmüyorum sonuçta her koyun kendi bacağından asılır kendi yedikleri haltları biz temizlemek zorundamıyız ki onların en zengin en güçlü olanları tınlamazken?
 
İşin içine din, iman, müslüman, hıristiyan, yahudi ayrımlarını sokmak yanlış. Bunlar farklı Davos olayı farklı şeyler. İşin içine dini duydularını sokanların biraz adil olması lazım. Sonuçta masum insanların öldürülmesini hepimiz kınıyoruz. Ama bazılarımız müslümanlar öldürülünce feryat ediyorlar, yahudiler hıristiyanlar öldürülünce oh iyi oldu diyorlar. 11 Eylül veya benzeri olaylarda hiç kadın veya çocuk ölmedi mi? Onlar insan değil miydi? O zaman ortaya şöyle bir sonuç çıkmaz mı? Müslümanlar insan diğerlerinin ne olduğu önemli değil. Bu arkadaşların sırf müslüman diye el kaidecileri de el üstünde tutacağı kesin. Bu el kaideciler veya yandaşları televizyonlarda çoluğun çocuğun gözü önünde palalarla gazetecileri kesmediler mi? Eeee nerede insanlık. Gazeteci haber için gelmiş sen boğazını kesiyorsun, hem de televizyonlarda tüm dünyanın gözü önünde, bu sahneleri o kişilerin ailesi görmedi mi? Düşünün oğlunuz veya kızınız okuyor mesleğe başlıyor, kendini bilmez birileri tarafından televizyonda boğazı kesilerek katlediliyor. Bir ana baba olarak duygularınızı alalım. Müslümanları kötü, katil, acımasız olarak göstermeye kimsenin hakkını yoktur. Bu insanların müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi ve alakası da yoktur. Bütün müslüman olmayan ülke vatandaşlarının gözünü bu şekilde korkut, ateşkes ilan edildiği halde bomba atarak ateşkesi ihlal et, canın yandığı zaman da kendilerine arka çıkmıyorlar diye (zamanında boğazlarını kestiklerini unut) müslüman olmayan ülkelere kız. Oh ne ala adalet. İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır diye bir söz vardır.
 
YELİZ Hn, bİzler çok şükür Müslümanız. Hamas ta müslüman bir devletin , çok gururlu direnişçisi, işgal edilmiş topraklarını, savunuyorlar. El yapımı , ev yapımı roketlerle, silahlarla. Terör örgütü olsa dünayanın değişik yerlerin de de eylemler yaparlardı.Bir ülkenin egemenliği tanınmıyorsa ve ülke işgal edildiyse, biz de zamanında ortaya çıkmış Kuvayi Milliye ruhu ile ülkesini savunanlar terörist olamazlar.Ülkesini savunma yolunda şehit olan böyle bir direnişin yanında olmak gereklidir.Türkiye olarak, tüm fertler olarak. Tarafsız olamayız, "Müminler kardeştir " , ayetinde olduğu gibi onların canı acıdığında bizim de acımalıdır.Hamas gibi bir hareket doğmasaydıi Filistin İsrailin uşağı olacak, dünya üzerinde olan diğer bazı ülkeler gibi tüm şahsiyetleri ayaklar altına alınacaktı. Onlar bunu yapmadılar teslim olmadılar, şehit de olsalar , parçalansalar da dimdik ayaktalar.Tüm dünya onlara acımıyor, aşağılamıyor, çünkü onlar haklarını sonuna kadar savunuyorlar ve bu uğurda şehit oluyorlar. İnşallah hep de böyle olacak.Allah yardımcıları olsun kardeşlerimizin.
Dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği bir örgütü 75 milyonun başbakanı 75 milyonun geleceğini hiçe sayarak savunmamalıdır. RTE bu duruşunu bizim ülkemiz için yapılan onca haksızlığa karşı yapmış olsaydı kabul edebilirdim. Ama hamas için edemem. Ben de müslümanım. Hatta müslümanım diye geçinip hırsızlık yapan bir çok insandan daha müslüman bile olduğuma inanıyorum. Ama benim için önce Türkiye gelir.
 
Geri
Üst