Konuyu yanlış yerde açıyor olabilirim. En uygun burasını buldum. DH Cruze konusunda pataklayan nickli üyeden alıntı. Biraz uzun fakat ilginç. Astra ile alakası olmayan maddeleri çıkardım.
Adı bu forumda konulmuş� Canavar.
Evet, Cruze bir canavar. Eli, kolu, ayakları bağlı ama ağzı sonuna kadar açık bir canavar. Canavarı bu hale sokan ise henüz Türkiye�de olmayan Euro 5 normu. Aracı, sürücü değil de bu Euro 5 normuna uymak için bir tarafını yırtan minicik bir çip kullanıyor. Sürücünün ise elinde sadece direksiyon var. İspatı açık; gaza bassan, çip hemen �hoop kardeşim o kadar değil ancak bu kadar� diyerek gazı kesiyor. Deneyince görüyoruz, aracı boşta tam gaz yaptırmaya çalışınca, çip amcamızın sadece 3000-4000 devir sana yeter diye gazı nasıl kestiğini. �Delikli demir çıktı mertlik bozuldu� misali, frene bile biz değil ABS, EBD hükmediyor. Patinaj çekmeye kalksan, TC oradan uzanıyor �hüüooop noooluyo layyn, ağır ol efendi ol, yaylan ama toz kaldırma� diyor. Aracı virajlarda kaydıra kaydıra gitmek istesen, ESC itiraz ediyor. Marşa bile kaç saniye basılacağına şu lanet çip karar veriyor. Çip�e de her şeyi, canavarın orasına burasına soktukları sensörler ispiyonluyor. Canavarın rahatça yellenmesine bile izin vermiyor poposundaki sensör. Zaten Euro 5�in esas ispiyoncusu o sensör. Çip�i ha bire fiştekleyip duruyor. Çip de canavarın dizginlerine asılıyor. �Ha aslanım, ha civanım� diye diye gazlamak nafile, çip çoktan sıkmış oluyor canavarın boğazını. Canavar ne yapsın, iki arada derede kalmış garibim. Çekiştiren çekiştirene� Resmîsinden özeline, 72 bin çeşit aracın egzozundan seyyar köfteci misali simsiyah dumanlar çıkarken, bizimkinin sensörü, canavarı boğmaya çalışıyor. Haksızlık.
Ne yapılabilir? Çok şey, ama şimdilik, �su akar yatağını bulur� la yetineceğim. İşte yaklaşık iki yıllık bir mazisi olan CRUZE�daki kronik sorunlar geçidi:
1)Fren kaliperlerinden gelen lıkırtı sesi ve fren balatalarından gelen anırma sorunu: Fren kaliperlerindeki mil ve yatak, tasarım hatalı, kalitesiz malzemeden ve/veya birbirine uyumsuz olarak üretilirse zamanla aralarında deformasyon/boşluk oluşabilir. Başlarda ıslık, zırıltı, gacırtı ve anırma şeklinde sistemde oluşabilen rezonans, son aşamada tipik olarak lıkırtı şekline dönebilir. Bu durum, ses olarak rahatsız ettiği gibi frenleme esnasında tutarsızlıklara da yol açabilmektedir. Servisler, bu ilk aşamalarda yakınmayla gelen sürücülere, �balataların yeni yönetmeliklere göre asbestsiz olarak reçine ile imal edildiğini ve eriyen reçinenin balata yüzeyine ve fren diskine sıvandığı için bu anırma sesinin çıktığını ve bu durumun normal olduğunu� zırvalamaktadırlar. Çözüm olarak da fren tertibatını spreyle temizleyerek sorunu geçiştirmektedirler. Evet, balatalar reçine bazlıdır ve bu yönetmelikler sadece Cruze için geçerli değil, tüm markalar için geçerlidir. Yani diğer araçların da balataları reçine bazlıdır ve hiç biri Cruze gibi anırmamaktadır. Öyleyse artık Cruze�da kullanılan balataların kalitesi hakkında bir fikriniz oldu demektir. Son aşamaya gelmiş kaliperlerde ise lifte kaldırılan araçların kurnazlıkla el freni çekilmekte ve kaliperin kasılarak ses yapması engellenmektedir. Bu kurnazlık sonucu kaliperlerde sorun olmadığı sözde ispatlanarak araç sahibi yanıltılmaktadır. Bu durumu bilen ya da fark eden araç sahiplerinin ise kaliper milleri garanti kapsamında onarılmaktadır. Aracın kitapçığına �Acil durumlar hariç ani duruşlardan kaçının. Bu durum frenlerin uygun şekilde oturmasını sağlayacaktır.� Yazarak, ileride �Kardeşim sen ilk kullanım sırasında frene ani basmışsın o yüzden böyle olmuş� diyerek, olayı kullanıcı hatasına bağlamayı mı düşünmüşler nedir?
2)Amortisörlerden gelen lokurtu sesi sorunu: Cruze�un arka süspansiyon sistemi olan Torsiyon, McPherson�a göre daha konforsuzdur. Torsiyon sisteminin bel kemiğini, adını aldığı burulma çubuğu oluşturur. Yaylanma sırasında oluşan burulmanın yarattığı tork, sistemde kanırmalar yapmakta ve birtakım metalik seslere neden olabilmektedir. Ancak amortisörlerden ses geliyorsa, ya amortisörün kendisi sorunludur, ya bağlantı parçaları sorunludur, ya da bağlantı yerleri (kule vs.) sorunludur. Cruze�daki sorun henüz tam ve net olarak tespit edilememiş olmakla beraber, servislerin amortisörleri garantiden değiştiriyor olmaları, bu kronik arızanın (en azından bir kısmının) amortisörün kendisinden kaynaklandığını ve bir tasarım/üretim hatasını işaret etmektedir. Fakat değişim gerçekleşse bile sorun devam edebilmektedir ki, bu durum da sistemde birden fazla sorunun varlığını gösterir. Ayrıca, amortisörün arasına kağıt sıkıştırma yöntemini uygulayan servisler bile var ki tam evlere şenlik.
7)Bir türlü sabitlenemeyen ve sürekli kayan kol dayama (Kolçak) sorunu: Tasarımcılar belli ki iri yapılılarla minyon yapılıları düşünerek, sabit olmayıp ileri geri kayması ayarlanabilen kolçak tasarlamışlar. Hatta alttaki kayan kızaktaki ayar dişlerini de tasarlamışlar. Ama gel gör ki bu dişlere oturarak, kolçağın ayarlanan seviyede sabit kalmasını sağlayacak olan basit dil mekanizmasını koymayı unutuvermişler. Öp babanın elini! Yetmişiki milletten Cruze�cular da yok dondurma çubuğu, yok çocuğun cetveli derken iptidai çözümler yaratmışlar, üstelik YouTube�a bile koymuşlar. Maalesef servislerde bununla ilgili ne bir sorun kaydı, ne de bir çalışma henüz yok.
11)Koltuk gıcırtısı sorunu: Belirli bir kullanım süresinin sonunda koltuklardan gıcırtı sesi gelmesi de kronikleşti. Serviste garanti kapsamında özel bir sıvıyla (bildiğin yağ) sesi kesiyorlar. Yine bu forumun geçmiş sayfalarından birinde vardı, deri döşeten birisi, ustanın �bu aracın koltuk süngerleri çok kalitesizmiş� dediğinden bahsetmişti. Hah! Aman yellenirken dikkat, süngeriniz delinebilir!
DİĞER TASARIM HATALARI, PAZARLAMA HATALARI VE EKSİKLİKLER
1)Kaza anında sadece darbenin geldiği yöndeki hava yastıklarının açılması kesinlikle bir tasarım hatasıdır ve ekonomiklikle alakası yoktur. Volvo firması birkaç yıl içinde, hiçbir yolcusunun ölmeyeceğini garanti ve taahhüt altına alacağı bir sistem üzerinde çalışmaktadır ve bu sistem kaza anında var olan tüm hava yastıklarının açılması prensibine dayanmaktadır. Ne diyeyim, aklın yolu bir.
4)Benzin depo kapağı açıkken aracı kilitleyememek bir tasarım hatasıdır. Benzinlikte aracınıza benzin doldurulurken başında durmak zorunda kalıyorsunuz. Yakıt doldurma tamamlanınca o kalabalıkta millet arkanızda kuyruk olmuşken siz aracı kilitleyip ödeme yapmaya gidiyorsunuz. Arkanızdan gelen homurtu tarzı sesleri aynen tasarımcıların annelerine iletiyorsunuz içinizden ve dişinizi sıkmakla yetiniyorsunuz. Tabii bu forumu okumamış ya da bu durumu bilmeyen bir çok kişi, dolum esnasında aracını kilitleyerek ödeme yapmaya gitmiş ve dönüşte dolumu tamamlayarak kapağı kapatan pompacının kapak pimini kırdığını hezeyan içinde görmüştür. Yazık.
5)Bagaj kapağının anahtarla dışarıdan mekanik olarak açılamamasının da bir tasarım hatası olup olmadığına siz karar verin artık. Yolda gidiyorsunuz, aracın içinde bir şekilde küçük bir yangın çıktı ve yanan kablolar sigortaları attırdı. Kapı kolunu iki değil otuziki kere bile çekseniz kapınız açılmıyor. (Kitapta her ne kadar kapı kolu 2 kere çekilince açılacağı belirtilse de kazın ayağı pek de öyle değil galiba. Ortada kapı gibi Bakırköy sahil yolunda seyir halindeyken alev alan bir Cruze yangını olayı örneği var ki, sürücü kapıyı defalarca açmaya çalışmasına rağmen kapı açılmamış ve etraftan yetişenler camı kırarak adamı dışarı çıkarmışlar. Merak edenler 363. sayfada video linkini bulabilirler. Olay 20 Aralık 2010�da olmuştu.) Neyse, bir şekilde kapıyı açtınız ve dışarı çıktınız aracın koltukları alev alev. Olsuuuun! Aslanlar gibi yangın söndürücünüz var nasıl olsa. Opel(?) trafik setiyle beraber hediye edilen hani, evet, evet bildiniz işte o. Peki nerede? Nerede olacak, koca şeyi kucağınızda taşıyacak değilsiniz ya, tabii ki bagajda. Hah! İşte onu oradan almak sıkar biraz. Bagajı dışarıdan açamazsınız, zira bagaj düğmesi elektrikle çalışıyor ve araçta elektrik melektrik nanay. G.M. tasarımcılarının önerdiği yol biraz meşakkatli ama umarım yapabilirsiniz. Çıktığınız sürücü kapısından, alev alev yanan aracınızın içine tekrar gireceksiniz. Kolunuzu arka kapının mandalına uzatıp iki(!) kere çekerek arka kapıyı açacaksınız. Şimdi araçtan inip açtığınız arka kapıdan içeri uzanarak o alev ve duman yığını içinde arka koltuğu yatıracaksınız ve bagajdaki yangın söndürücüsünü bulacaksınız. Bingo! Kolay gelsin.
6)Bir garip merkezi kilit sistemi arızası uyarısı! Uzun yola çıktınız ve mola verdiniz. Aracınızı restoranın önüne park edip bir şeyler atıştırdınız ve aracınıza bineceksiniz. O ne? Merkezi kilit sistemi çalışmıyor. Neyse dediniz ve anahtarla araca girdiniz. Diğer kapıları da elle manuel olarak açtınız ve aracı çalıştırıp benzin almak için pompaya yanaştınız. Benzini biraz zor alırsınız! Aracınızın kitapçığında yazıyor açın okuyun (sayfa 26 sütun 1). �Merkezi kilit sistemi arızalandığında yakıt deposu kapağı açılamaz� Haydaaa! Kaldınız dağın başındaki mola yerinde. Durun hepsi bu kadar da değil bir de şuna bakın. Aynı yerdesiniz, önceki örnekten tecrübelisiniz ve zekisiniz ya, bu sefer benzini önceden almak için pompaya yanaştınız. Pompacı kapağı açtı dolumu yaptı, siz de bu arada eşinizin istediği makyaj çantasını bagajdan aldınız. Aracınızı çalıştırıp restoranın önüne park ettiniz. O ne? Merkezi kilit arıza yaptı. Olsuun, yolcu kapılarını içeriden, sürücü kapısını da anahtarla bir güzel kilitlediniz. İşlem tamam. Restoranda aracınızı gören bir yere oturdunuz yemeğinizi yerken gözünüz, aracınızın açık duran bagaj kapağına ve kaçan bir hırsıza takıldı. Tabii hırsızın kolunda da yeni laptopunuz. Hemen aracınızın kitapçığını açıp sayfa 26�da 2. sütunu okuyorsunuz ve G.M. tasarımcılarına saygılar sunuyorsunuz. Orada aynen �Merkezi kilit sistemi arızalandığında yakıt depo kapağı ve bagaj kapağı kilitlenemez.� Yazmaktadır. İyi yolculuklar. Aman şehir içlerinde ışıklarda durmayın yoksa bagajınız tam takır kalabilir! Unutmadan, bu durumda aracınızı karanlık sote yerlere de park etmeyin. Bakarsınız litresinin 4 TL�yi geçtiği şu günlerde benzininizin yerinde yeller esebilir.
Forum boyunca bahsedilen, Cruze�un, göreceli olarak çok yakması, kasa-motor uyumsuzluğu, motor teknolojisi, LPG için G.M.�in tutumunun yanında tüm bu kronik arızalar; garanti süresi içerisindeyken, G.M. için en az zarar ile idareten çözümlerle atlatılmaya çalışıldığının farkına varmayan kalmadı sanırım. Ancak garanti süresinin dolduğu andan itibaren kronik arızalı tüm parçaların birer birer, değiştirilmesi gerektiği dayatmasıyla karşılaşmak işten bile değildir. Tabii ki yüklü rakamlar karşılığında. Yine, �vahşi kapitalizmin yahşi tuzağı�na hoş geldik!
Ticari zarar ve prestij kaybı korkusu ile bir türlü köklü çözüme yanaşmayan G.M. hiç mi iyi bir şey yapmamış? Yapmış. Güney Kore�de 25 Eylül 2009 ile 02 Mart 2010 tarihleri arasında üretilen ve AK550595 ile AK599629 seri no aralığında bulunan 12.604 adet Cruze�u yakıt sızıntısı gerekçesiyle geri çağırmışlar. Bir de G.M. bir jest yaparak, 2011 modelde küçük bir manevrayla motorda sıçan sidiği kadar iyileştirmeye gitmişti (Meşhur 124 HP olayı). Diğer tasarım ve üretim hatalarıyla ilgili çalışma ise görünen o ki, G.M.�nin henüz lügatinde bile yok.
Pataklayan
2011 CRUZE LS PLUS AT SR 124HP
Adı bu forumda konulmuş� Canavar.
Evet, Cruze bir canavar. Eli, kolu, ayakları bağlı ama ağzı sonuna kadar açık bir canavar. Canavarı bu hale sokan ise henüz Türkiye�de olmayan Euro 5 normu. Aracı, sürücü değil de bu Euro 5 normuna uymak için bir tarafını yırtan minicik bir çip kullanıyor. Sürücünün ise elinde sadece direksiyon var. İspatı açık; gaza bassan, çip hemen �hoop kardeşim o kadar değil ancak bu kadar� diyerek gazı kesiyor. Deneyince görüyoruz, aracı boşta tam gaz yaptırmaya çalışınca, çip amcamızın sadece 3000-4000 devir sana yeter diye gazı nasıl kestiğini. �Delikli demir çıktı mertlik bozuldu� misali, frene bile biz değil ABS, EBD hükmediyor. Patinaj çekmeye kalksan, TC oradan uzanıyor �hüüooop noooluyo layyn, ağır ol efendi ol, yaylan ama toz kaldırma� diyor. Aracı virajlarda kaydıra kaydıra gitmek istesen, ESC itiraz ediyor. Marşa bile kaç saniye basılacağına şu lanet çip karar veriyor. Çip�e de her şeyi, canavarın orasına burasına soktukları sensörler ispiyonluyor. Canavarın rahatça yellenmesine bile izin vermiyor poposundaki sensör. Zaten Euro 5�in esas ispiyoncusu o sensör. Çip�i ha bire fiştekleyip duruyor. Çip de canavarın dizginlerine asılıyor. �Ha aslanım, ha civanım� diye diye gazlamak nafile, çip çoktan sıkmış oluyor canavarın boğazını. Canavar ne yapsın, iki arada derede kalmış garibim. Çekiştiren çekiştirene� Resmîsinden özeline, 72 bin çeşit aracın egzozundan seyyar köfteci misali simsiyah dumanlar çıkarken, bizimkinin sensörü, canavarı boğmaya çalışıyor. Haksızlık.
Ne yapılabilir? Çok şey, ama şimdilik, �su akar yatağını bulur� la yetineceğim. İşte yaklaşık iki yıllık bir mazisi olan CRUZE�daki kronik sorunlar geçidi:
1)Fren kaliperlerinden gelen lıkırtı sesi ve fren balatalarından gelen anırma sorunu: Fren kaliperlerindeki mil ve yatak, tasarım hatalı, kalitesiz malzemeden ve/veya birbirine uyumsuz olarak üretilirse zamanla aralarında deformasyon/boşluk oluşabilir. Başlarda ıslık, zırıltı, gacırtı ve anırma şeklinde sistemde oluşabilen rezonans, son aşamada tipik olarak lıkırtı şekline dönebilir. Bu durum, ses olarak rahatsız ettiği gibi frenleme esnasında tutarsızlıklara da yol açabilmektedir. Servisler, bu ilk aşamalarda yakınmayla gelen sürücülere, �balataların yeni yönetmeliklere göre asbestsiz olarak reçine ile imal edildiğini ve eriyen reçinenin balata yüzeyine ve fren diskine sıvandığı için bu anırma sesinin çıktığını ve bu durumun normal olduğunu� zırvalamaktadırlar. Çözüm olarak da fren tertibatını spreyle temizleyerek sorunu geçiştirmektedirler. Evet, balatalar reçine bazlıdır ve bu yönetmelikler sadece Cruze için geçerli değil, tüm markalar için geçerlidir. Yani diğer araçların da balataları reçine bazlıdır ve hiç biri Cruze gibi anırmamaktadır. Öyleyse artık Cruze�da kullanılan balataların kalitesi hakkında bir fikriniz oldu demektir. Son aşamaya gelmiş kaliperlerde ise lifte kaldırılan araçların kurnazlıkla el freni çekilmekte ve kaliperin kasılarak ses yapması engellenmektedir. Bu kurnazlık sonucu kaliperlerde sorun olmadığı sözde ispatlanarak araç sahibi yanıltılmaktadır. Bu durumu bilen ya da fark eden araç sahiplerinin ise kaliper milleri garanti kapsamında onarılmaktadır. Aracın kitapçığına �Acil durumlar hariç ani duruşlardan kaçının. Bu durum frenlerin uygun şekilde oturmasını sağlayacaktır.� Yazarak, ileride �Kardeşim sen ilk kullanım sırasında frene ani basmışsın o yüzden böyle olmuş� diyerek, olayı kullanıcı hatasına bağlamayı mı düşünmüşler nedir?
2)Amortisörlerden gelen lokurtu sesi sorunu: Cruze�un arka süspansiyon sistemi olan Torsiyon, McPherson�a göre daha konforsuzdur. Torsiyon sisteminin bel kemiğini, adını aldığı burulma çubuğu oluşturur. Yaylanma sırasında oluşan burulmanın yarattığı tork, sistemde kanırmalar yapmakta ve birtakım metalik seslere neden olabilmektedir. Ancak amortisörlerden ses geliyorsa, ya amortisörün kendisi sorunludur, ya bağlantı parçaları sorunludur, ya da bağlantı yerleri (kule vs.) sorunludur. Cruze�daki sorun henüz tam ve net olarak tespit edilememiş olmakla beraber, servislerin amortisörleri garantiden değiştiriyor olmaları, bu kronik arızanın (en azından bir kısmının) amortisörün kendisinden kaynaklandığını ve bir tasarım/üretim hatasını işaret etmektedir. Fakat değişim gerçekleşse bile sorun devam edebilmektedir ki, bu durum da sistemde birden fazla sorunun varlığını gösterir. Ayrıca, amortisörün arasına kağıt sıkıştırma yöntemini uygulayan servisler bile var ki tam evlere şenlik.
7)Bir türlü sabitlenemeyen ve sürekli kayan kol dayama (Kolçak) sorunu: Tasarımcılar belli ki iri yapılılarla minyon yapılıları düşünerek, sabit olmayıp ileri geri kayması ayarlanabilen kolçak tasarlamışlar. Hatta alttaki kayan kızaktaki ayar dişlerini de tasarlamışlar. Ama gel gör ki bu dişlere oturarak, kolçağın ayarlanan seviyede sabit kalmasını sağlayacak olan basit dil mekanizmasını koymayı unutuvermişler. Öp babanın elini! Yetmişiki milletten Cruze�cular da yok dondurma çubuğu, yok çocuğun cetveli derken iptidai çözümler yaratmışlar, üstelik YouTube�a bile koymuşlar. Maalesef servislerde bununla ilgili ne bir sorun kaydı, ne de bir çalışma henüz yok.
11)Koltuk gıcırtısı sorunu: Belirli bir kullanım süresinin sonunda koltuklardan gıcırtı sesi gelmesi de kronikleşti. Serviste garanti kapsamında özel bir sıvıyla (bildiğin yağ) sesi kesiyorlar. Yine bu forumun geçmiş sayfalarından birinde vardı, deri döşeten birisi, ustanın �bu aracın koltuk süngerleri çok kalitesizmiş� dediğinden bahsetmişti. Hah! Aman yellenirken dikkat, süngeriniz delinebilir!
DİĞER TASARIM HATALARI, PAZARLAMA HATALARI VE EKSİKLİKLER
1)Kaza anında sadece darbenin geldiği yöndeki hava yastıklarının açılması kesinlikle bir tasarım hatasıdır ve ekonomiklikle alakası yoktur. Volvo firması birkaç yıl içinde, hiçbir yolcusunun ölmeyeceğini garanti ve taahhüt altına alacağı bir sistem üzerinde çalışmaktadır ve bu sistem kaza anında var olan tüm hava yastıklarının açılması prensibine dayanmaktadır. Ne diyeyim, aklın yolu bir.
4)Benzin depo kapağı açıkken aracı kilitleyememek bir tasarım hatasıdır. Benzinlikte aracınıza benzin doldurulurken başında durmak zorunda kalıyorsunuz. Yakıt doldurma tamamlanınca o kalabalıkta millet arkanızda kuyruk olmuşken siz aracı kilitleyip ödeme yapmaya gidiyorsunuz. Arkanızdan gelen homurtu tarzı sesleri aynen tasarımcıların annelerine iletiyorsunuz içinizden ve dişinizi sıkmakla yetiniyorsunuz. Tabii bu forumu okumamış ya da bu durumu bilmeyen bir çok kişi, dolum esnasında aracını kilitleyerek ödeme yapmaya gitmiş ve dönüşte dolumu tamamlayarak kapağı kapatan pompacının kapak pimini kırdığını hezeyan içinde görmüştür. Yazık.
5)Bagaj kapağının anahtarla dışarıdan mekanik olarak açılamamasının da bir tasarım hatası olup olmadığına siz karar verin artık. Yolda gidiyorsunuz, aracın içinde bir şekilde küçük bir yangın çıktı ve yanan kablolar sigortaları attırdı. Kapı kolunu iki değil otuziki kere bile çekseniz kapınız açılmıyor. (Kitapta her ne kadar kapı kolu 2 kere çekilince açılacağı belirtilse de kazın ayağı pek de öyle değil galiba. Ortada kapı gibi Bakırköy sahil yolunda seyir halindeyken alev alan bir Cruze yangını olayı örneği var ki, sürücü kapıyı defalarca açmaya çalışmasına rağmen kapı açılmamış ve etraftan yetişenler camı kırarak adamı dışarı çıkarmışlar. Merak edenler 363. sayfada video linkini bulabilirler. Olay 20 Aralık 2010�da olmuştu.) Neyse, bir şekilde kapıyı açtınız ve dışarı çıktınız aracın koltukları alev alev. Olsuuuun! Aslanlar gibi yangın söndürücünüz var nasıl olsa. Opel(?) trafik setiyle beraber hediye edilen hani, evet, evet bildiniz işte o. Peki nerede? Nerede olacak, koca şeyi kucağınızda taşıyacak değilsiniz ya, tabii ki bagajda. Hah! İşte onu oradan almak sıkar biraz. Bagajı dışarıdan açamazsınız, zira bagaj düğmesi elektrikle çalışıyor ve araçta elektrik melektrik nanay. G.M. tasarımcılarının önerdiği yol biraz meşakkatli ama umarım yapabilirsiniz. Çıktığınız sürücü kapısından, alev alev yanan aracınızın içine tekrar gireceksiniz. Kolunuzu arka kapının mandalına uzatıp iki(!) kere çekerek arka kapıyı açacaksınız. Şimdi araçtan inip açtığınız arka kapıdan içeri uzanarak o alev ve duman yığını içinde arka koltuğu yatıracaksınız ve bagajdaki yangın söndürücüsünü bulacaksınız. Bingo! Kolay gelsin.
6)Bir garip merkezi kilit sistemi arızası uyarısı! Uzun yola çıktınız ve mola verdiniz. Aracınızı restoranın önüne park edip bir şeyler atıştırdınız ve aracınıza bineceksiniz. O ne? Merkezi kilit sistemi çalışmıyor. Neyse dediniz ve anahtarla araca girdiniz. Diğer kapıları da elle manuel olarak açtınız ve aracı çalıştırıp benzin almak için pompaya yanaştınız. Benzini biraz zor alırsınız! Aracınızın kitapçığında yazıyor açın okuyun (sayfa 26 sütun 1). �Merkezi kilit sistemi arızalandığında yakıt deposu kapağı açılamaz� Haydaaa! Kaldınız dağın başındaki mola yerinde. Durun hepsi bu kadar da değil bir de şuna bakın. Aynı yerdesiniz, önceki örnekten tecrübelisiniz ve zekisiniz ya, bu sefer benzini önceden almak için pompaya yanaştınız. Pompacı kapağı açtı dolumu yaptı, siz de bu arada eşinizin istediği makyaj çantasını bagajdan aldınız. Aracınızı çalıştırıp restoranın önüne park ettiniz. O ne? Merkezi kilit arıza yaptı. Olsuun, yolcu kapılarını içeriden, sürücü kapısını da anahtarla bir güzel kilitlediniz. İşlem tamam. Restoranda aracınızı gören bir yere oturdunuz yemeğinizi yerken gözünüz, aracınızın açık duran bagaj kapağına ve kaçan bir hırsıza takıldı. Tabii hırsızın kolunda da yeni laptopunuz. Hemen aracınızın kitapçığını açıp sayfa 26�da 2. sütunu okuyorsunuz ve G.M. tasarımcılarına saygılar sunuyorsunuz. Orada aynen �Merkezi kilit sistemi arızalandığında yakıt depo kapağı ve bagaj kapağı kilitlenemez.� Yazmaktadır. İyi yolculuklar. Aman şehir içlerinde ışıklarda durmayın yoksa bagajınız tam takır kalabilir! Unutmadan, bu durumda aracınızı karanlık sote yerlere de park etmeyin. Bakarsınız litresinin 4 TL�yi geçtiği şu günlerde benzininizin yerinde yeller esebilir.
Forum boyunca bahsedilen, Cruze�un, göreceli olarak çok yakması, kasa-motor uyumsuzluğu, motor teknolojisi, LPG için G.M.�in tutumunun yanında tüm bu kronik arızalar; garanti süresi içerisindeyken, G.M. için en az zarar ile idareten çözümlerle atlatılmaya çalışıldığının farkına varmayan kalmadı sanırım. Ancak garanti süresinin dolduğu andan itibaren kronik arızalı tüm parçaların birer birer, değiştirilmesi gerektiği dayatmasıyla karşılaşmak işten bile değildir. Tabii ki yüklü rakamlar karşılığında. Yine, �vahşi kapitalizmin yahşi tuzağı�na hoş geldik!
Ticari zarar ve prestij kaybı korkusu ile bir türlü köklü çözüme yanaşmayan G.M. hiç mi iyi bir şey yapmamış? Yapmış. Güney Kore�de 25 Eylül 2009 ile 02 Mart 2010 tarihleri arasında üretilen ve AK550595 ile AK599629 seri no aralığında bulunan 12.604 adet Cruze�u yakıt sızıntısı gerekçesiyle geri çağırmışlar. Bir de G.M. bir jest yaparak, 2011 modelde küçük bir manevrayla motorda sıçan sidiği kadar iyileştirmeye gitmişti (Meşhur 124 HP olayı). Diğer tasarım ve üretim hatalarıyla ilgili çalışma ise görünen o ki, G.M.�nin henüz lügatinde bile yok.
Pataklayan
2011 CRUZE LS PLUS AT SR 124HP
