http://www.cardanadam.com/forum/viewtopic.php?f=9&t=19576&st=0&sk=t&sd=a
CDM'de de bol sayıda rahatsız CarPC meraklısı olduğunu görünce kendi projemi de paylaşmak istedim.
Aslında yıllardır devamlı evrim geçiren bir proje bu, 8 yıl kadar önce PC CD-ROM'unu CD'siz arabama takarak fiilen başladı, ondan sonra küçük laptopları göğüse monte ederek, laptopa kallavi bir ayak yaparak (GPS'imi bağlayıp radar noktalarını kaydederek hehe) , hard diskteki mp3leri kaset adaptörüyle teybe girerek vs vs devam etti, sonunda karar verdiğim amacım fabrika yapmış gibi görünen , entegre bir sistem üretmek...
Impreza'da yeni araçların çoğunda bulunduğu gibi DoubleDIN müzik sistemi bulunuyor, ve bu boşluğa 7" ekranları sığdırmak çok kolay. Ben en başta hem müzik setim kalsın, hem de gözümün önünde ekran bulunsun istediğim için, normalde 3'lü DEFİ pod saatlerin takıldığı yere özel bir muhafaza içinde 7" bir ekran yerleştirdim:
Sol üst köşede göreceğiniz SONY 420line CCD'li parmak kamera ile yolu hem kaydediyorum, hem de ekrana yansıtabiliyorum. Ayrıca geri vites kamerası ve Sony teybin video out'u da çoklu giriş destekleyen bu LCD'ye bağlı:
Bu fotoda da Subaru ECU'sune bağlı USB kablo vasıtasıyla aracın beyin haritalarını çekmiş bakarken görülüyor. Gerçek zamanlı ECU tuning ve loglama dışında, OpenGL ve Subaru SSM protokolü ile ekrana istediğim parametreleri saat olarak veya tablolarla yansıtabiliyorum. Aracı kullanırken konsol yerine göz hizasına daha yakın olduğu için gayet uygun. Fakat CarPC ekranı olarak 7" bence çok küçük, ve benim yerleştirdiğim yer dokunmatik ekranı kullanmak için fazla uzak, yine de ikinci ekran olarak çok faydalı:
Bu sebeple konsolda daha büyük ve dokunmatik bir LCD daha kullanmak için araştırmalara başladım. Konsolu söktüğümde klima kontrollerini taşırsam bana bayağı yer çıkacağı görülüyordu:
Bu amaçla ısmarladığım 8.4" Lilliput LCD elime ulaştığında kötü bir süprizle karşılaştım. Çerçevesi ile koyduğumda klima kontrolleri iptal olursa ucu ucuna sığıyordu:
Bunun için aklıma gelen şey, zaten elimde olan, ve bir süredir takmayı düşündüğüm otomatik klima kontrolleri ve yeni konsol oldu. Yeni bir panel ile, hem teybi taşıyacak yer bulabilir, hem de klimayı yerinde bırakarak, orjinal görünümlü bir LCD ekran yapabilirdim. LCD ekranı da kutusundan çıkarıp konsolun arkasına direk monte edecektim:
Biraz daha yer kazanmak için, geniş olan 2005 STi havalandırması yerine, altında bardaklık bulunan 2002-2004 orta havalandırma ızgarasını kullandım. Bardaklık kısmının solu boştur, ve genelde kesilip turbo timer gömmek için kullanılır. Benim orta konsolumda iki adet bardaklığım olduğu için ızgaraların altındaki bardaklığı iptal edip orayı da LCD için kullanmaya karar verdim.Böylelikle orta konsolu da çok bozmadan ekranı sığdırmam mümkün olacaktı.
Yukarıdan da kazandığım alanı kullanmak, ve orjinal görünümü korumak için konsolu şekildeki gibi Dremel'le kestim ve dübellerle arkadan tutturdum:
Daha sonra aradaki boşluklara eski PC'lerimden kalan CD-ROM yeri kapaklarından kestiğim (hehe iyi ki 486 ve 386'larımın parçalarını biriktirmişim) parçaları epoksiledim.
Şimdi ekran için yer açıldığına göre, radyoyu taşımak gerekiyordu. Radyonun kafası ayrılabilir olduğu için, gövdesini panel arkasında bırakarak, sadece kafasını taşımayı düşündüm. Bunun için konektörü PCB'den ayırarak kabloyla uzattım, her teli takip edip PCB'ye direk lehimledim. Bu şekilde radyo üzerindeki kısım orjinal konektörleri ile hala ayrılabilir oldu, montaj ve bakımından kolaylık sağladı:
Altta bulunan kapaklı çakmak bölmesi ve küllüğü zaten hiç kullanmadığım , ve aracımda gerekirse terör estirerek sigara içilmesine izin vermediğim için kapağı iptal edip, teybin kafasının alt şasisini ayırarak çakmak bölmesine yerleştirdim, aradaki boşlukları da epoksi dökerek kapattım. Pürüzsüz bir yüzey için bondo epoksi bazlı macun ile şekil verip zımparaladıktan sonra güzel, boşluksuz bir görünüm aldı. Üst panele de LCD ekran için ayaklar yapıp ekranı vidaladım.
Uyumunu test için aracıma montaj yaptığımda, bitince güzel görüneceğini anladım bu resimde az tesfiye yapılmış, üst ızgara ve konsol ile yerleşimini kontrol ederken görüyoruz, sonuçta bitmiş hali buna çok yakın olacak. (1 farkla, o da ileride)
Bu kadar zımpara-bondo-temizle-yine zımpara-macunla temizle artık kabak tadı vermişti. Biraz yazılım tarafına konsantre olup, ellerimdeki kesiklerin, çiziklerin iyileşmesini beklerken klavye kovboyluğu yapayım dedim.
CarPC için seçtiğim önyüz (frontend), MP3car.com'da uzun süredir takdir ve hayranlıkla takip ettiğim Roadrunner oldu. Bu açık yazılım ile istediğiniz kaplamayı dokunmatik ekranda kullanıp butonlar oluşturabiliyorsunuz, ve dokunduğunuz tuş ile ayarladığınız program, hiç windows arayüzü göstermeden açılıyor, arka planda çalan müziği, GPS yazılımını idare edebiliyor, log alabiliyor ve çok güzel börek açıyor
Rodarunner üzerinde amatör-profesyonel bir çok tema var, bunlardan hem göze güzel görünen, sade ve kullanışlı olan, hem de Subaru logosu ve STi iç dizaynına uyacak birini kurdum, ve ortasına Subie logosunu yerleştirdim. Evde yaptığım test ile ekranda windows açılır açılmaz başka hiçbirşey gelmeden shell olarak bunu getirip, tüm işlemleri bu arayüzden ayarladım:
Flaşlı çekim tüm zımpara işçiliğimi afişe ediyor, gece çekimi çok daha güzel:
Gördüğünüz gibi üzerinde MP3 (winamp), DVD çalar, TV (AverTV usb kart ile), GPS (serial fare GPS'lerden) ile Google Earth , GPRS Cep Tlf ile ses ve mobil internet, Weather.com bağlantısı ile hava durumu, fotoğraf albümü ve radyo (yine AverTV ile) bulunuyor. En başta MiniITX ile başlayan PC kısmı, VIA Epia anakartlar, 12V ile çalışacak, açma kapama devreli güç kaynakları ve zebille hard disk-RAM vs araç içinde problem çıkarınca, yerini MIL Spec, su-toz geçirmez, şoka moka poka dayanıklı ITRONIX laptop'a bıraktı. STi doğası gereği sert bir araba, ve akselerasyonu , peak G değerleri yüksek olduğu için özellikle hard diskleri çok çabuk öldürüyor. Jel içinde konumlu HDD (Itronix ve Panasonic Toughbook'larda var) veya solid state diskler tek seçeneğiniz. Bir ara IDE adaptörü ile CF Kart ta kullandım, ama çok yavaş olduğu için vazgeçtim. Şu ana kadar savaş laptopum beni yolda bırakmadı, açma kapama için de MP3Car.com'dan aldığım PSU'yu kullanıyorum, az yükle fan bile açmıyor, çok sessiz.
Gelelim kozmetiğine:
"Konsolu nasıl boyasam?" diye çok düşündüm, geyik parlak gümüş boyalar, maviler kırmızılar tüylerimi ürperttiği için mümkün olduğu kadar orjinal renge bürünsün istedim. Sonra da "madem bu kadar uğraştım, birşeyler yapıldığı belli olsun, fabrika yapımı gibi-ama fabrika olmadığı görülen birşey olsun" dedim, ve konsolun tamamını "gerçek" karbon fiber ile kaplamaya karar verdim.
Piyasada bol miktarda folyo, film, patern kaplama vs karbon görünümlü örnek var, ama hiçbiri gerçek karbonun 3D görünümünü, kafanı biraz oynattığında ışık altında hareli dansını, ve derinliğini veremiyor. Gerçek karbon işçiliği inanılmaz zor, ve malzeme çok pahalı, ama madem girdik bir işe, tam olsun diyerek 2 bölümlü epoksi ve karbon kumaşımı ısmarladım. Tabi onların gelmesi ile bitmedi, araya bir seyahat daha girdi ve bir ay sonra UV stable polyüretan vernik (güneşe maruz kalan çoğu epoksi 1 yıla kalmadan sararıyor bunu engellemek için UV clear epoksi ve UV stable clearcoat gerekli) , 25-30 kadar tek kullanımlık fırça (1 kere kullanınca temizlemek çok zor, kaya gibi sertleşiyor) , karıştırma ve ölçek kapları (1:2 oran karıştırma kullandığım epoksi sisteminde çok önemli, oran azıcık kaçarsa artan kısım sıvı kalıyor ve parçayı mahvediyor), spatulalar, eldivenler, ısıtma tabancası, 3dk. epoksi gibi diğer malzemeler elime ulaştı. Fırçaları tekzen'de alırken kasiyer kız üst üste 3 kez yanlış sayıp, sonra da bu kadar fırçayı ne yapacağımı sorunca gülmekten gözlerime yaşlar indi.
Karbon fiber için daha sonra başka bir konu açmayı planlıyorum, evde imal ettiğim birkaç parça daha var, ama kısaca burada bahsedeyim. Üretim için birkaç yöntem var, fırçayla epoksi sürerek kaplama, vakum torbalama, yüksek basınç-ısı altında otoklavla pre-preg denen karbon kumaşla üretim (F1 gövdeleri bu şekilde üretiliyor), ve normal fiber işçiliğine çok benzeyen kalıplama.
Ben evde lojistik olarak en makul olan vakum torbalama veya fırçayla kaplamaya karar verdim. İlk parça, fırçayla yapmayı denesem kalınca olan karbon kumaşın zor şekil alacağı büyük ekran paneli oldu:
Parçayı 2 bölümlü epoksi reçineyi karıştırıp kaplayarak karbon kumaşı yaklaşık 1 saatte yerleştirdim, sonra vakum torbasına yerleştirip, sağlam (12 Psi) vakum uygulayıp valfini kapatarak 24 saatlik kuruma süresini bekledim. Torbadan çıktığında parça yukarıdaki şekilde idi. Karbon ve epoksi karışımı 24 saatte kürleşip beton gibi sert olduğu için açıklıkları kesmek, parçayı trimlemek zavallı Dremel ile saatler, ve bol miktarda zımpara ucuna maloldu. Ayrıca çıkan tozun direk silicosis gibi akciğer hastalıklarına sebep olabileceğini ve karbon liflerinin her yerinize batıp parmak aralarınızdan günlerce çıkmadığını da belirteyim. Ben bahçede gözümde iş güvenlik gözlüğü, ağzımda maske, kafamda bandana ve ellerimde eldiven ile, üstüm başım simsiyah toz içinde bir naylonun ortasında zımpara yaparken komşularım polis çağırmadığı için şanslıyım.
Yukarıda gördüğünüz parça, bol miktarda kan, ter ve acı sonrasında aşağıdaki nerdeyse bitmiş, son kat UV stable vernik bekleyen vites çerçevesi gibi bir görünüm aldı. Burada teyp kafasının arka şasisini nasıl yerleştirdiğimi de görebilirsiniz:
Üst 2004 kısa havalandıma çerçevesinin kaplanmış halinin yapım fotosu da bu şekilde:
En son Türkiye'ye geldiğimde hala yazılım ve kablolama kısmı ile uğraşıyordum, geri gelince en azından bu kısmın biteceğini tahmin ediyorum. Bitmiş halinin videosunu da paylaşmayı umuyorum.
Hala bitmeyen, ve muhtemelen hiç bitmeyecek proce resimlerinden şimdilik sonuncusu, (son kat tesviye boya , karbonlama vs bitmemiş hali olduğunu bir daha hatırlatayım hahahaa) da bu:
Umarım bir dahaki gelişimde ışıl ışıl karbonları ve çalışır haliyle bir sonraki halini de paylaşabileceğim, şimdilik selamlar, buraya kadar bıkmadan okuyanlara hürmetler.
CDM'de de bol sayıda rahatsız CarPC meraklısı olduğunu görünce kendi projemi de paylaşmak istedim.
Aslında yıllardır devamlı evrim geçiren bir proje bu, 8 yıl kadar önce PC CD-ROM'unu CD'siz arabama takarak fiilen başladı, ondan sonra küçük laptopları göğüse monte ederek, laptopa kallavi bir ayak yaparak (GPS'imi bağlayıp radar noktalarını kaydederek hehe) , hard diskteki mp3leri kaset adaptörüyle teybe girerek vs vs devam etti, sonunda karar verdiğim amacım fabrika yapmış gibi görünen , entegre bir sistem üretmek...
Impreza'da yeni araçların çoğunda bulunduğu gibi DoubleDIN müzik sistemi bulunuyor, ve bu boşluğa 7" ekranları sığdırmak çok kolay. Ben en başta hem müzik setim kalsın, hem de gözümün önünde ekran bulunsun istediğim için, normalde 3'lü DEFİ pod saatlerin takıldığı yere özel bir muhafaza içinde 7" bir ekran yerleştirdim:
Sol üst köşede göreceğiniz SONY 420line CCD'li parmak kamera ile yolu hem kaydediyorum, hem de ekrana yansıtabiliyorum. Ayrıca geri vites kamerası ve Sony teybin video out'u da çoklu giriş destekleyen bu LCD'ye bağlı:
Bu fotoda da Subaru ECU'sune bağlı USB kablo vasıtasıyla aracın beyin haritalarını çekmiş bakarken görülüyor. Gerçek zamanlı ECU tuning ve loglama dışında, OpenGL ve Subaru SSM protokolü ile ekrana istediğim parametreleri saat olarak veya tablolarla yansıtabiliyorum. Aracı kullanırken konsol yerine göz hizasına daha yakın olduğu için gayet uygun. Fakat CarPC ekranı olarak 7" bence çok küçük, ve benim yerleştirdiğim yer dokunmatik ekranı kullanmak için fazla uzak, yine de ikinci ekran olarak çok faydalı:
Bu sebeple konsolda daha büyük ve dokunmatik bir LCD daha kullanmak için araştırmalara başladım. Konsolu söktüğümde klima kontrollerini taşırsam bana bayağı yer çıkacağı görülüyordu:
Bu amaçla ısmarladığım 8.4" Lilliput LCD elime ulaştığında kötü bir süprizle karşılaştım. Çerçevesi ile koyduğumda klima kontrolleri iptal olursa ucu ucuna sığıyordu:
Bunun için aklıma gelen şey, zaten elimde olan, ve bir süredir takmayı düşündüğüm otomatik klima kontrolleri ve yeni konsol oldu. Yeni bir panel ile, hem teybi taşıyacak yer bulabilir, hem de klimayı yerinde bırakarak, orjinal görünümlü bir LCD ekran yapabilirdim. LCD ekranı da kutusundan çıkarıp konsolun arkasına direk monte edecektim:
Biraz daha yer kazanmak için, geniş olan 2005 STi havalandırması yerine, altında bardaklık bulunan 2002-2004 orta havalandırma ızgarasını kullandım. Bardaklık kısmının solu boştur, ve genelde kesilip turbo timer gömmek için kullanılır. Benim orta konsolumda iki adet bardaklığım olduğu için ızgaraların altındaki bardaklığı iptal edip orayı da LCD için kullanmaya karar verdim.Böylelikle orta konsolu da çok bozmadan ekranı sığdırmam mümkün olacaktı.
Yukarıdan da kazandığım alanı kullanmak, ve orjinal görünümü korumak için konsolu şekildeki gibi Dremel'le kestim ve dübellerle arkadan tutturdum:
Daha sonra aradaki boşluklara eski PC'lerimden kalan CD-ROM yeri kapaklarından kestiğim (hehe iyi ki 486 ve 386'larımın parçalarını biriktirmişim) parçaları epoksiledim.
Şimdi ekran için yer açıldığına göre, radyoyu taşımak gerekiyordu. Radyonun kafası ayrılabilir olduğu için, gövdesini panel arkasında bırakarak, sadece kafasını taşımayı düşündüm. Bunun için konektörü PCB'den ayırarak kabloyla uzattım, her teli takip edip PCB'ye direk lehimledim. Bu şekilde radyo üzerindeki kısım orjinal konektörleri ile hala ayrılabilir oldu, montaj ve bakımından kolaylık sağladı:
Altta bulunan kapaklı çakmak bölmesi ve küllüğü zaten hiç kullanmadığım , ve aracımda gerekirse terör estirerek sigara içilmesine izin vermediğim için kapağı iptal edip, teybin kafasının alt şasisini ayırarak çakmak bölmesine yerleştirdim, aradaki boşlukları da epoksi dökerek kapattım. Pürüzsüz bir yüzey için bondo epoksi bazlı macun ile şekil verip zımparaladıktan sonra güzel, boşluksuz bir görünüm aldı. Üst panele de LCD ekran için ayaklar yapıp ekranı vidaladım.
Uyumunu test için aracıma montaj yaptığımda, bitince güzel görüneceğini anladım bu resimde az tesfiye yapılmış, üst ızgara ve konsol ile yerleşimini kontrol ederken görüyoruz, sonuçta bitmiş hali buna çok yakın olacak. (1 farkla, o da ileride)
Bu kadar zımpara-bondo-temizle-yine zımpara-macunla temizle artık kabak tadı vermişti. Biraz yazılım tarafına konsantre olup, ellerimdeki kesiklerin, çiziklerin iyileşmesini beklerken klavye kovboyluğu yapayım dedim.
CarPC için seçtiğim önyüz (frontend), MP3car.com'da uzun süredir takdir ve hayranlıkla takip ettiğim Roadrunner oldu. Bu açık yazılım ile istediğiniz kaplamayı dokunmatik ekranda kullanıp butonlar oluşturabiliyorsunuz, ve dokunduğunuz tuş ile ayarladığınız program, hiç windows arayüzü göstermeden açılıyor, arka planda çalan müziği, GPS yazılımını idare edebiliyor, log alabiliyor ve çok güzel börek açıyor
Rodarunner üzerinde amatör-profesyonel bir çok tema var, bunlardan hem göze güzel görünen, sade ve kullanışlı olan, hem de Subaru logosu ve STi iç dizaynına uyacak birini kurdum, ve ortasına Subie logosunu yerleştirdim. Evde yaptığım test ile ekranda windows açılır açılmaz başka hiçbirşey gelmeden shell olarak bunu getirip, tüm işlemleri bu arayüzden ayarladım:
Flaşlı çekim tüm zımpara işçiliğimi afişe ediyor, gece çekimi çok daha güzel:
Gördüğünüz gibi üzerinde MP3 (winamp), DVD çalar, TV (AverTV usb kart ile), GPS (serial fare GPS'lerden) ile Google Earth , GPRS Cep Tlf ile ses ve mobil internet, Weather.com bağlantısı ile hava durumu, fotoğraf albümü ve radyo (yine AverTV ile) bulunuyor. En başta MiniITX ile başlayan PC kısmı, VIA Epia anakartlar, 12V ile çalışacak, açma kapama devreli güç kaynakları ve zebille hard disk-RAM vs araç içinde problem çıkarınca, yerini MIL Spec, su-toz geçirmez, şoka moka poka dayanıklı ITRONIX laptop'a bıraktı. STi doğası gereği sert bir araba, ve akselerasyonu , peak G değerleri yüksek olduğu için özellikle hard diskleri çok çabuk öldürüyor. Jel içinde konumlu HDD (Itronix ve Panasonic Toughbook'larda var) veya solid state diskler tek seçeneğiniz. Bir ara IDE adaptörü ile CF Kart ta kullandım, ama çok yavaş olduğu için vazgeçtim. Şu ana kadar savaş laptopum beni yolda bırakmadı, açma kapama için de MP3Car.com'dan aldığım PSU'yu kullanıyorum, az yükle fan bile açmıyor, çok sessiz.
Gelelim kozmetiğine:
"Konsolu nasıl boyasam?" diye çok düşündüm, geyik parlak gümüş boyalar, maviler kırmızılar tüylerimi ürperttiği için mümkün olduğu kadar orjinal renge bürünsün istedim. Sonra da "madem bu kadar uğraştım, birşeyler yapıldığı belli olsun, fabrika yapımı gibi-ama fabrika olmadığı görülen birşey olsun" dedim, ve konsolun tamamını "gerçek" karbon fiber ile kaplamaya karar verdim.
Piyasada bol miktarda folyo, film, patern kaplama vs karbon görünümlü örnek var, ama hiçbiri gerçek karbonun 3D görünümünü, kafanı biraz oynattığında ışık altında hareli dansını, ve derinliğini veremiyor. Gerçek karbon işçiliği inanılmaz zor, ve malzeme çok pahalı, ama madem girdik bir işe, tam olsun diyerek 2 bölümlü epoksi ve karbon kumaşımı ısmarladım. Tabi onların gelmesi ile bitmedi, araya bir seyahat daha girdi ve bir ay sonra UV stable polyüretan vernik (güneşe maruz kalan çoğu epoksi 1 yıla kalmadan sararıyor bunu engellemek için UV clear epoksi ve UV stable clearcoat gerekli) , 25-30 kadar tek kullanımlık fırça (1 kere kullanınca temizlemek çok zor, kaya gibi sertleşiyor) , karıştırma ve ölçek kapları (1:2 oran karıştırma kullandığım epoksi sisteminde çok önemli, oran azıcık kaçarsa artan kısım sıvı kalıyor ve parçayı mahvediyor), spatulalar, eldivenler, ısıtma tabancası, 3dk. epoksi gibi diğer malzemeler elime ulaştı. Fırçaları tekzen'de alırken kasiyer kız üst üste 3 kez yanlış sayıp, sonra da bu kadar fırçayı ne yapacağımı sorunca gülmekten gözlerime yaşlar indi.
Karbon fiber için daha sonra başka bir konu açmayı planlıyorum, evde imal ettiğim birkaç parça daha var, ama kısaca burada bahsedeyim. Üretim için birkaç yöntem var, fırçayla epoksi sürerek kaplama, vakum torbalama, yüksek basınç-ısı altında otoklavla pre-preg denen karbon kumaşla üretim (F1 gövdeleri bu şekilde üretiliyor), ve normal fiber işçiliğine çok benzeyen kalıplama.
Ben evde lojistik olarak en makul olan vakum torbalama veya fırçayla kaplamaya karar verdim. İlk parça, fırçayla yapmayı denesem kalınca olan karbon kumaşın zor şekil alacağı büyük ekran paneli oldu:
Parçayı 2 bölümlü epoksi reçineyi karıştırıp kaplayarak karbon kumaşı yaklaşık 1 saatte yerleştirdim, sonra vakum torbasına yerleştirip, sağlam (12 Psi) vakum uygulayıp valfini kapatarak 24 saatlik kuruma süresini bekledim. Torbadan çıktığında parça yukarıdaki şekilde idi. Karbon ve epoksi karışımı 24 saatte kürleşip beton gibi sert olduğu için açıklıkları kesmek, parçayı trimlemek zavallı Dremel ile saatler, ve bol miktarda zımpara ucuna maloldu. Ayrıca çıkan tozun direk silicosis gibi akciğer hastalıklarına sebep olabileceğini ve karbon liflerinin her yerinize batıp parmak aralarınızdan günlerce çıkmadığını da belirteyim. Ben bahçede gözümde iş güvenlik gözlüğü, ağzımda maske, kafamda bandana ve ellerimde eldiven ile, üstüm başım simsiyah toz içinde bir naylonun ortasında zımpara yaparken komşularım polis çağırmadığı için şanslıyım.
Yukarıda gördüğünüz parça, bol miktarda kan, ter ve acı sonrasında aşağıdaki nerdeyse bitmiş, son kat UV stable vernik bekleyen vites çerçevesi gibi bir görünüm aldı. Burada teyp kafasının arka şasisini nasıl yerleştirdiğimi de görebilirsiniz:
Üst 2004 kısa havalandıma çerçevesinin kaplanmış halinin yapım fotosu da bu şekilde:
En son Türkiye'ye geldiğimde hala yazılım ve kablolama kısmı ile uğraşıyordum, geri gelince en azından bu kısmın biteceğini tahmin ediyorum. Bitmiş halinin videosunu da paylaşmayı umuyorum.
Hala bitmeyen, ve muhtemelen hiç bitmeyecek proce resimlerinden şimdilik sonuncusu, (son kat tesviye boya , karbonlama vs bitmemiş hali olduğunu bir daha hatırlatayım hahahaa) da bu:
Umarım bir dahaki gelişimde ışıl ışıl karbonları ve çalışır haliyle bir sonraki halini de paylaşabileceğim, şimdilik selamlar, buraya kadar bıkmadan okuyanlara hürmetler.
sene gecmiş diyebiliriz merakla bekliyoruz bitmedimi hala ? Bu arada ellerine saglik büyük beceri gercekten hem el becerisi hem kurulum bilgisi takdir edilir.
