geçtiğimiz hafta sonu ankara'ya gitmem gerekliydi. neyse ben kendi aracımla mı gitsem yoksa otobüsle mi gitsem diye kendime sorarken birde Ethem abiye sorayım dedim. o da bana arabayla gelme yollar kötü diye söyledi sağolsun. sonra ankara'dan ziyade beypazarı'na gitmem gerekti. bende iyi kendi aracımla giderim derken bir anda ankara'ya gitmek için kişi sayısı arttı. ben 2 hadi bilemedin 3 kişi derken 6 kişi olduk toplamda. beypazar'ından yaklaşık 40 kg ağırlıkta 3 adet valiz ve bir kutu dolusu kitap almam gerekliydi. haliyle benim vectra'ya 6 kişi + bagaj olarak mümkün değil sığamazdık.
2008 model c-max'la gidelim dedik. hem dizel hem geniş. tek problemi lastikler! neyse cuma günü 16:30 gibi çıktık yola. giderken problem yoktu. önce küçükesat'a uğradık. araçta ki 3 kişiyi eve bıraktıktan sonra beypazarı2na doğru yola çıktım. sorunsuz gittik. zaman zaman yolda buzlanma vardı ama o kadar zorlamadı bizi. beypazarından eşyaları ve +1 kişi alarak tekrar dönüş yoluna çıktık. yine sorunsuz bir şekilde saat 22:30 civarında küçükesat'a ulaştık.
işte asıl konu burda başlıyor. gece 23:00 gibi keçiören'e gidip yolcularımdan bir kısmını oraya bırakacaktım. tabi keçiören'e gitmeyi biliyorum ama keçiören'in içini bilmiyorum. neyse aldım bizim yolcuları (4 kişi) çıktık yola. bir taraftan telefondan yol tarifi alıyorum. bizimkileri bıraktık geri küçükesat'a döndüm ben.
cumartesi sabah güzel bir plan yaptım kendimce. öğlen 12'ye kadar işlerimi halledeceğim, öğleden sonra hakan abinin yanına uğrayacağım falan diye. öğleden önce çıktık ben dahil 3 kişi. baktık hava biraz karamsar önce yüksek kesimlerde işimizi halledelim dedik. birlik mahallesine gittik. sonra 365 avm'ye uğradık biraz vakit geçirdik, nişanlımın bakacakları varmış ve eve alışveriş falan yaptık hazır gelmişken. tekrar küçükesata döndük. yemek faslından sonra tekrar çıktık evden ama bu sefer 4 kişiyiz. +1'i konutkent'e bırakacağız. sorunsuz şekilde çayyoluna gittik ama hava iyice kapandı. hemen geri dönelim dedik ama bir tipi başladı ki aman allahım.... lastikler zaten berbat. ahaaaa s.çtık dedim ben. arabanın kıçı başı oynuyor düz yolda. yavaş yavaş devam ettik yola. ama tabi o tipi + siste kavşağı kaçırmışız. ama bir taraftan iyi oldu dedik zaten bu tarafta işimiz vardı deyip gazi üniversitesi merkez kampüsüne gittik. orada işimiz bitince keçiören grubu ile haberleştik buluşup sinemaya gideceğiz diye kararlaştırdık. ama ortada şöyle bir sorun var ki onlar forum ankara'ya gitmek konusunda ısrarcı oldular. çünkü bulundukları yere çok yakın forum. biz geliriz demek zorunda kaldık. tekrar çıktık yola.
keçiörene gittik ara sokaklar berbat halde. bizim lastikler'de öyle. birine sorayım dedim nerden gideceğim diye güya iyilik etti. öyle bir yere soktu ki bizi anammmmm!
keçiörenden foruma inen bir yokuş var. bileniniz vardır belki. lastikler dediğim gibi berbat halde. arabanın burnunu yokuşa doğru çevirmemle birlikte tamamen buzla kaplı zeminde aşağı doğru bir miktar kaydık ama hemen sol tarafta bir boşluk bulup girdim ben ve neyse durduk. daha doğrusu kaldık! hemen sol tarafımda bir araç daha var ve içinde bir bayan ve 3 çocuk var. neyse ne yapalım falan diye düşünrken sol taraftaki sokağa baktım ben. çıkarım burdan dedim ama oraya dönebilmek mesele. sol tarafımda araba var. yokuşta duruyorum. önce geri çıkabilirmiyiz diye biraz çabaladık. az da olsa başardık. ama baya zaman geçti. tam sola çevirdim direksiyonu hafifçe freni bıraktım bizim üstün teknoloji ürünü c-max kaydı gitti diğer arabanın arkasına hafifçe değdi. ve durdu. allahtan durdu yani. yoksa aracı itelemeye başlasa o araçta 3 çocuk birde bayan var, aşağı doğru kayıp gidecekler. o sırada yoldan geçen vatandaşlar ki allah onlardan razı olsun bize yardımcı oldular. ben direksiyonda onlar ön taraftan bizi yukarı doğru itelediler. tabi biraz zorlandık ama yeterince yukarı itelediler. aracın içinde oturan bayan indi araçtan arabalarını kontrol etti birşey yok tamam dedi. hakkını helal et abla dedim tam gidecez. bir yere gitmeyin birazdan eşim gelecek onunla konusun dedi. benim araba tam 3 yolun birleşim yerinde aşırı eğimli bir yerde duruyor. yani bir taraftan araba gelse geçemez ben çekilmeden. gidebileceğim tek yön var benimde ara sokağa gideceğim. abla bak şu telefon numaram yaz, eşiniz gelince bir sorun çıkarsa arasın beni diyorum yok gitmeyin bir yere eşim gelmeden diyor. ablam bak şimdi araba gelirse yol içinden çıkılmayacak çekilde karışacak diyorum. yoooo illa eşim gelsin diyor. iyi ara gelsin diyorum. geliyormuş yldayım diyor. ben sinirlenmeye başladım tabi. neredeyse çeyrek depo mazotu ordan kuttulabilmek için harcadık. en az 1 saat geçti. abla bak arabayı çekeyim düzgün bir yere koyup geleyim diyorum. yok olmaz eşim gelsin diyor. neyse bekliyorz hala. hava iyice soğudu. hiçbirşey yokken araba kaydı tam diğer arabanın iki kapı hizasına doğru gidiyor. vatandaşın biri benim aracın önüne kendini attı durdurdu arabayı. ama bacağı hafifce iki aracın arasına sıkıştı. allah razı olsun. abla bak bizi bekletiyorsun burda araba kaydı tekrar aşağı indi. daha kötü hale geldik senin yüzünden dedim. sen neden aşağı iniyorsun bilerek yapıyorsun falan diye başladı konuşmaya. bütün soğukkanlılığımla abla yerler buz zaten iyice donmaya başladı ben birşey yapmadım. ben gerizekalımıyım durduk yerde gelecek senin arabana çarpacağım da kendime maddi zarar yaratacağım diyorum. neyse kafası çalıştı biraz sakinleşti. ama ben yusuf yusuf hala! benim korkum diğer arabayı itelersek 3 çocuk arabanın içinde başı boş aşağı kadar kayıp gidecek. vuracak bir yere hem hasar büyüyecek hem çocuklara birşey olacak. ablaya söylüyorum bunu ama nafile. illa eşim gelecek! içimden diyorum eşin kadar başına taş düşmesin diye. neyse şans ya bu bir minibüs dolusu adam geldi. tabi biz orda olunca onlarda yolda kaldı. yardım ettiler tekrar yukarı kadar itelediler arabayı. allah onlardanda razı olsun. abla gel gideyim ben bak hasar yok arabandan. eşim gelecek diyorsun gelmiyor bir türlü. telefon numaram şu. al birşey olursa aracın beni diyorum. neyse o sıraya bayanın eşi geldi. arabasına baktı ve birşey yokmuş dedi ve bindi arabasına gitti. benim araç ve yolda kalan minübüs arkalarından bakakaldık!
sonra benim aracın sağ tarafından yüklendiler ben sol tarafa doğru yol döndüm yavaş yavaş ana yola doğru çıktım. dursam orda da kalacam ama allahtan karşıdan araba falan gelmedi.
hakan abi eğer bunlar olmasaydı senin yanına gelmiş olacaktım ama benim keçiörenden çıkmam akşam 6'yı buldu. tabi bizim gün mahvoldu gitti.
ilerleyen saatlerde de kızılayda birşeyler yaşadık nişanlımla ama onlar yaya ve esnafla alakalı durumlar. ne kadar c.nabet bir gündü anlamadım ki.
sonuç olarak küçük birkaç çizik bir çift lastik ve yaklaşık 10lt mazot harcadık. ön lastiklerimden en son koku geliyordu ki diş falan kalmadı patinajdan dolayı.
küçükesata geri döndüm. saati hatırlamıyorum. pazar sabahı işlerimi hallettim. bizim ufaklığı öğlen vakti anıtkabire ziyarete götürdüm ve tekrar keçiörene gittim. ordakileri aldım yavaş yavaş döneceğiz artık tabi. keçiörende hafiften kar yağıyordu hala.
yola çıktık sonunda gölbaşını geçince yolda bir rüzgar anlatamam. araçta 6 kişi + tamamen dolu bagaj. c-max'in arka cam içeriden görünmüyordu öyle söyleyim. tabi rüzgar kenarda ne kadar kar birikintisi varsa yola savurmuş ve buzlandırmış. yeminle söylüyorum 30-40km hıza kadar düştüm düz yolda rüzgar arabayı sağ şeritten sol şeride kadar buzda kaydırdı.
neyse çok büyük bir olay yaşamadan akşam 8 gibi aksaray'a döndük.
bizimkilere de dedim zaten. kendime 2 kişilik bir araba alacağım ve 3. kişi yolcu olarak gelemeyecek. bu nedir yaa. birde bana böyle olacağını bilseydik gelmezdik diyorlar sanki ben zorla ısrar ettim sizde gelin diye.
şunu anlmadım ki FORD bir işe yaramaz bir araba. 2008 MODEL TİTANYUM C-MAX hız sabitleyici yok, esp yok, anti-patinaj yok... neymiş opsiyonmuş. bu aracın en dolusu titanyum değilmi daha birşeyleri opsiyona koymanın anlamı nedir ki. eminim anti-patinaj olsaydı kaldığımız yerden çok daha rahat şekilde çıkabilecektik. tabi lastikler önemli faktör.
2008 model c-max'la gidelim dedik. hem dizel hem geniş. tek problemi lastikler! neyse cuma günü 16:30 gibi çıktık yola. giderken problem yoktu. önce küçükesat'a uğradık. araçta ki 3 kişiyi eve bıraktıktan sonra beypazarı2na doğru yola çıktım. sorunsuz gittik. zaman zaman yolda buzlanma vardı ama o kadar zorlamadı bizi. beypazarından eşyaları ve +1 kişi alarak tekrar dönüş yoluna çıktık. yine sorunsuz bir şekilde saat 22:30 civarında küçükesat'a ulaştık.
işte asıl konu burda başlıyor. gece 23:00 gibi keçiören'e gidip yolcularımdan bir kısmını oraya bırakacaktım. tabi keçiören'e gitmeyi biliyorum ama keçiören'in içini bilmiyorum. neyse aldım bizim yolcuları (4 kişi) çıktık yola. bir taraftan telefondan yol tarifi alıyorum. bizimkileri bıraktık geri küçükesat'a döndüm ben.
cumartesi sabah güzel bir plan yaptım kendimce. öğlen 12'ye kadar işlerimi halledeceğim, öğleden sonra hakan abinin yanına uğrayacağım falan diye. öğleden önce çıktık ben dahil 3 kişi. baktık hava biraz karamsar önce yüksek kesimlerde işimizi halledelim dedik. birlik mahallesine gittik. sonra 365 avm'ye uğradık biraz vakit geçirdik, nişanlımın bakacakları varmış ve eve alışveriş falan yaptık hazır gelmişken. tekrar küçükesata döndük. yemek faslından sonra tekrar çıktık evden ama bu sefer 4 kişiyiz. +1'i konutkent'e bırakacağız. sorunsuz şekilde çayyoluna gittik ama hava iyice kapandı. hemen geri dönelim dedik ama bir tipi başladı ki aman allahım.... lastikler zaten berbat. ahaaaa s.çtık dedim ben. arabanın kıçı başı oynuyor düz yolda. yavaş yavaş devam ettik yola. ama tabi o tipi + siste kavşağı kaçırmışız. ama bir taraftan iyi oldu dedik zaten bu tarafta işimiz vardı deyip gazi üniversitesi merkez kampüsüne gittik. orada işimiz bitince keçiören grubu ile haberleştik buluşup sinemaya gideceğiz diye kararlaştırdık. ama ortada şöyle bir sorun var ki onlar forum ankara'ya gitmek konusunda ısrarcı oldular. çünkü bulundukları yere çok yakın forum. biz geliriz demek zorunda kaldık. tekrar çıktık yola.
keçiörene gittik ara sokaklar berbat halde. bizim lastikler'de öyle. birine sorayım dedim nerden gideceğim diye güya iyilik etti. öyle bir yere soktu ki bizi anammmmm!
keçiörenden foruma inen bir yokuş var. bileniniz vardır belki. lastikler dediğim gibi berbat halde. arabanın burnunu yokuşa doğru çevirmemle birlikte tamamen buzla kaplı zeminde aşağı doğru bir miktar kaydık ama hemen sol tarafta bir boşluk bulup girdim ben ve neyse durduk. daha doğrusu kaldık! hemen sol tarafımda bir araç daha var ve içinde bir bayan ve 3 çocuk var. neyse ne yapalım falan diye düşünrken sol taraftaki sokağa baktım ben. çıkarım burdan dedim ama oraya dönebilmek mesele. sol tarafımda araba var. yokuşta duruyorum. önce geri çıkabilirmiyiz diye biraz çabaladık. az da olsa başardık. ama baya zaman geçti. tam sola çevirdim direksiyonu hafifçe freni bıraktım bizim üstün teknoloji ürünü c-max kaydı gitti diğer arabanın arkasına hafifçe değdi. ve durdu. allahtan durdu yani. yoksa aracı itelemeye başlasa o araçta 3 çocuk birde bayan var, aşağı doğru kayıp gidecekler. o sırada yoldan geçen vatandaşlar ki allah onlardan razı olsun bize yardımcı oldular. ben direksiyonda onlar ön taraftan bizi yukarı doğru itelediler. tabi biraz zorlandık ama yeterince yukarı itelediler. aracın içinde oturan bayan indi araçtan arabalarını kontrol etti birşey yok tamam dedi. hakkını helal et abla dedim tam gidecez. bir yere gitmeyin birazdan eşim gelecek onunla konusun dedi. benim araba tam 3 yolun birleşim yerinde aşırı eğimli bir yerde duruyor. yani bir taraftan araba gelse geçemez ben çekilmeden. gidebileceğim tek yön var benimde ara sokağa gideceğim. abla bak şu telefon numaram yaz, eşiniz gelince bir sorun çıkarsa arasın beni diyorum yok gitmeyin bir yere eşim gelmeden diyor. ablam bak şimdi araba gelirse yol içinden çıkılmayacak çekilde karışacak diyorum. yoooo illa eşim gelsin diyor. iyi ara gelsin diyorum. geliyormuş yldayım diyor. ben sinirlenmeye başladım tabi. neredeyse çeyrek depo mazotu ordan kuttulabilmek için harcadık. en az 1 saat geçti. abla bak arabayı çekeyim düzgün bir yere koyup geleyim diyorum. yok olmaz eşim gelsin diyor. neyse bekliyorz hala. hava iyice soğudu. hiçbirşey yokken araba kaydı tam diğer arabanın iki kapı hizasına doğru gidiyor. vatandaşın biri benim aracın önüne kendini attı durdurdu arabayı. ama bacağı hafifce iki aracın arasına sıkıştı. allah razı olsun. abla bak bizi bekletiyorsun burda araba kaydı tekrar aşağı indi. daha kötü hale geldik senin yüzünden dedim. sen neden aşağı iniyorsun bilerek yapıyorsun falan diye başladı konuşmaya. bütün soğukkanlılığımla abla yerler buz zaten iyice donmaya başladı ben birşey yapmadım. ben gerizekalımıyım durduk yerde gelecek senin arabana çarpacağım da kendime maddi zarar yaratacağım diyorum. neyse kafası çalıştı biraz sakinleşti. ama ben yusuf yusuf hala! benim korkum diğer arabayı itelersek 3 çocuk arabanın içinde başı boş aşağı kadar kayıp gidecek. vuracak bir yere hem hasar büyüyecek hem çocuklara birşey olacak. ablaya söylüyorum bunu ama nafile. illa eşim gelecek! içimden diyorum eşin kadar başına taş düşmesin diye. neyse şans ya bu bir minibüs dolusu adam geldi. tabi biz orda olunca onlarda yolda kaldı. yardım ettiler tekrar yukarı kadar itelediler arabayı. allah onlardanda razı olsun. abla gel gideyim ben bak hasar yok arabandan. eşim gelecek diyorsun gelmiyor bir türlü. telefon numaram şu. al birşey olursa aracın beni diyorum. neyse o sıraya bayanın eşi geldi. arabasına baktı ve birşey yokmuş dedi ve bindi arabasına gitti. benim araç ve yolda kalan minübüs arkalarından bakakaldık!
sonra benim aracın sağ tarafından yüklendiler ben sol tarafa doğru yol döndüm yavaş yavaş ana yola doğru çıktım. dursam orda da kalacam ama allahtan karşıdan araba falan gelmedi.
hakan abi eğer bunlar olmasaydı senin yanına gelmiş olacaktım ama benim keçiörenden çıkmam akşam 6'yı buldu. tabi bizim gün mahvoldu gitti.
ilerleyen saatlerde de kızılayda birşeyler yaşadık nişanlımla ama onlar yaya ve esnafla alakalı durumlar. ne kadar c.nabet bir gündü anlamadım ki.
sonuç olarak küçük birkaç çizik bir çift lastik ve yaklaşık 10lt mazot harcadık. ön lastiklerimden en son koku geliyordu ki diş falan kalmadı patinajdan dolayı.
küçükesata geri döndüm. saati hatırlamıyorum. pazar sabahı işlerimi hallettim. bizim ufaklığı öğlen vakti anıtkabire ziyarete götürdüm ve tekrar keçiörene gittim. ordakileri aldım yavaş yavaş döneceğiz artık tabi. keçiörende hafiften kar yağıyordu hala.
yola çıktık sonunda gölbaşını geçince yolda bir rüzgar anlatamam. araçta 6 kişi + tamamen dolu bagaj. c-max'in arka cam içeriden görünmüyordu öyle söyleyim. tabi rüzgar kenarda ne kadar kar birikintisi varsa yola savurmuş ve buzlandırmış. yeminle söylüyorum 30-40km hıza kadar düştüm düz yolda rüzgar arabayı sağ şeritten sol şeride kadar buzda kaydırdı.
neyse çok büyük bir olay yaşamadan akşam 8 gibi aksaray'a döndük.
bizimkilere de dedim zaten. kendime 2 kişilik bir araba alacağım ve 3. kişi yolcu olarak gelemeyecek. bu nedir yaa. birde bana böyle olacağını bilseydik gelmezdik diyorlar sanki ben zorla ısrar ettim sizde gelin diye.
şunu anlmadım ki FORD bir işe yaramaz bir araba. 2008 MODEL TİTANYUM C-MAX hız sabitleyici yok, esp yok, anti-patinaj yok... neymiş opsiyonmuş. bu aracın en dolusu titanyum değilmi daha birşeyleri opsiyona koymanın anlamı nedir ki. eminim anti-patinaj olsaydı kaldığımız yerden çok daha rahat şekilde çıkabilecektik. tabi lastikler önemli faktör.