dünyanın sonuna 4 yılmı kaldı eınsteın yanılmadımı

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan yalçın
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
abicim ağac dikmek lazım ağac.hadisi şerifte deniyorki kıyametin koptuğunu görsen bile elinde ağac varsa onu dik....herşeyin bi nedeni vardır
 
birdaha herhangi bir arının beni sokupta ölmesine izin vermeyecegim.şaka bir yana cep telefonlarının,baz istasyonlarının yaydıgı sinyallerin arıları şaşırttıgı söyleniyor.
 
Giriş
Tarih boyunca pek çok insan dağların heybetli yapılarını, yıldızların ve Güneş'in büyüklüklerini kendi ilkel anlayışlarına göre yorumlamış; evrenin sonsuza kadar var olacağını zannetmişlerdir. Bu inanış çok tanrılı ve maddeci Yunan felsefelerinin, Sümer ve Mısır dinlerinin bel kemiğini oluşturmuştur.
Böyle bir inanca sahip insanların büyük bir yanılgı içinde oldukları bizlere Kuran'da bildirilmiştir. Allah'ın Kuran'da verdiği haberlerden biri evrenin yaratıldığı ve bir sonunun olduğu gerçeğidir. Tüm insanlar ve canlılar gibi evrenin de bir ölümü vardır. Milyarlarca senedir işleyen kusursuz düzen herşeyi yaratan Rabbimizin eseridir ve bu düzen O'nun emriyle ve O'nun belirlediği bir zamanda görkemli bir şekilde son bulacaktır.
Kainatın, mikroorganizmalardan insanlara kadar içindeki tüm canlılar, yıldızlar ve galaksilerle birlikte ortadan kaldırılacağı zaman ayetlerde "saat" olarak ifade edilir. Bu "saat" herhangi bir saat değildir; Kuran'da "kıyamet vakti" anlamında kullanılan belirli ve özel bir saattir.
Kuran'da "kıyamet saati"nin geleceği haberinin yanı sıra, o zaman yaşanacak olaylar da tüm aşamalarıyla ayrıntılı olarak tasvir edilmiştir: "Gök yarılıp-parçalandığı zaman", "Denizler tutuşturulduğu zaman", "Dağlar kökünden sökülüp savrulduğu zaman", "Güneş köreltildiği zaman"… İnsanların bu dehşet verici felaket karşısındaki korkuları, panikleri ve şaşkınlıkları da ayetlerde detaylı olarak anlatılmış, kaçacak veya saklanacak herhangi bir yer bulamayacakları vurgulanmıştır. Bunlardan çıkaracağımız sonuç, hiç şüphesiz kıyametin kainatın tarihinde benzeri yaşanmayan çok büyük bir felaket olacağıdır. Kıyamet günü hakkındaki detaylı çalışmalarımız "Kıyamet Günü" ve "Ölüm Kıyamet Cehennem" adlı kitaplarımızda bulunmaktadır. Bu site ise kıyametin yaklaşmasına doğru gerçekleşeceği bildirilen olayları konu almaktadır.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki kainatı bekleyen kaçınılmaz sonun, her dönemde merak uyandıran bir konu olduğu ayetlerde haber verilmektedir. Ayetlerde, insanların Peygamberimiz (sav)'e kıyamet saatinin ne zaman geleceğini sorduğunu Allah şöyle bildirmektedir:
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. (Araf Suresi, 187)
"O ne zaman demir atacak?" diye sana kıyamet-saatini soruyorlar. (Naziat Suresi, 42)
Peygamberimiz (sav)'e bu soruya "Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır." (Araf Suresi, 187) şeklinde cevap vermesini Allah emretmiş, böylece kıyametin zamanını sadece Kendisinin bildiğini ifade etmiştir. Bu ayetten, kıyametin ne zaman gerçekleşeceğinin bilgisinin insanlardan saklandığı anlaşılmaktadır.
Kuşkusuz sonsuz ilim sahibi olan Rabbimizin kıyamet saatini gizli tutmasının hikmetleri vardır. Örneğin böylece her yüzyılda yaşayan insanların "kıyamet-saatinden içleri titremekte olanlar" (Enbiya Suresi, 49) gibi hareket etmeleri istenmektedir. Yine insanların, kıyamet gününün azabı ve dehşeti apansız gelmeden önce, Allah'ın azametini ve sınırsız kudretini düşünmeleri ve O'nun dışında sığınılacak bir yer olmadığını anlamaları istenmektedir. Eğer kainatın ölüm vakti tam olarak bilinseydi, bu dönemden önce yaşayanlar kıyameti derin bir şekilde düşünme gereği hissetmeyebilecekler, ayetlerde tasvir edilen kıyamet olaylarına duyarsız yaklasabileceklerdi.
Ancak belirtmek gerekir ki, kıyamet saati hakkında bilgi veren birçok ayet bulunmaktadır. Konuyla ilgili diğer ayetleri incelediğimizde önemli bir gerçekle karşılaşırız. Kuran'da kıyamet için bir tarih açıklanmaz, fakat kıyamet öncesinde ortaya çıkacak alametler haber verilir. Bir ayette kıyametin birçok işaretinin bulunduğunu Allah bize şöyle bildirir:
Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar? (Muhammed Suresi, 18)
Bu ayette, öncelikle, geleceği bildirilen kıyametin alametlerinin Kuran'da yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu "büyük haber"in işaretlerini anlamak için yapmamız gereken ayetler üzerinde düşünmektir. Aksi takdirde, ayette bildirildiği gibi, kıyamet anı geldikten sonra düşünmenin bir faydası olmayabilir.
Peygamberimiz (sav)'in günümüze ulaşan sözlerinin, yani hadislerinin bir bölümü kıyamet alametleri hakkındadır. Peygamberimiz (sav) hadislerinde hem kıyamet işaretlerini haber vermiş, hem de kıyametin hemen öncesindeki dönem ile ilgili detaylı açıklamalarda bulunmuştur. Kıyamet alametlerinin ortaya çıkacağı bu devir İslami kaynaklarda "Ahir Zaman" (Son Zaman) şeklinde isimlendirilmiştir. Ahir Zaman ve kıyamet alametleri konuları İslam tarihi boyunca oldukça dikkat çekmiş, İslam alimlerinin ve araştırmacıların eserlerine sık sık konu olmuştur.
Tüm bilgiler biraraya getirildiğinde ortaya önemli bir sonuç çıkmaktadır. Ayet ve hadisler Ahir Zaman'ın iki safhalı olduğunu göstermektedir. Birinci devre dünyanın maddi ve manevi sorunlarla dolu olduğu bir dönem; bunun ardından gelecek ikinci devre ise "Altınçağ" olarak adlandırılan, Kuran ahlakının ve her alanda üstün bir refahın yaşanacağı bir çağdır. Dünyanın, Altınçağ'ın sona ermesiyle birlikte çok hızlı bir sosyal çöküş içine girmesiyle de kıyamet saatinin gelişi beklenmektedir.
Bu sitenin amacı da kıyamet alametlerini ayet ve hadisler doğrultusunda incelemek; bu işaretlerin birbiri ardınca, birebir tasvir edildiği şekilde, içinde yaşadığımız çağda ortaya çıkmaya başladığını gözler önüne sermektir. On dört asır öncesinden bildirilen alametlerin çıkışı, inananların Allah'a olan iman ve bağlılıklarını artıran son derece büyük olaylardır. İlerleyen sayfalardaki çalışmamız da Rabbimizin "Ve de ki: Allah'a hamdolsun. O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız." (Neml Suresi, 93) vaadi doğrultusunda hazırlanmıştır.
Özellikle belirtmek istediğimiz önemli bir husus da şudur ki, herşeyin en doğrusunu Allah bilir. Her konuda olduğu gibi kıyamet hakkında da O'nun bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur.

Savaşlar ve Anarşi
On dört yüzyıl önce Peygamberimiz Hz. Muhammed, kıyamet ile ilgili bazı gaybi bilgileri ve bunlara dayalı düşüncelerini kendisiyle birlikte olan Müslümanlara aktarmıştır. Bu değerli sözler nesilden nesile geçmiş, hadis kitapları ve İslam alimlerinin eserleriyle günümüze ulaşmıştır. Elinizdeki kitabın ilerleyen bölümlerinde kullanılan hadisler de Peygamberimiz (sav) tarafından işte bu anlamda söylenmiş haberleri içermektedir.
Bu aşamada, kıyamet alametleri hakkındaki hadislerin doğruluğu ve güvenilirliğine ilişkin bazı şüpheler akla gelebilir. Tarihte Peygamberimiz (sav)'e atfen bazı sahte hadisler uydurulduğu bilinen bir gerçektir. Fakat araştırmamıza konu olan hadislerin Peygamberimiz (sav) tarafından söylenmiş sözler olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Elimizde doğruyu yanlıştan ayırmaya yarayan bir yöntem bilgisi bulunmaktadır. Bilindiği gibi, kıyamet ile ilgili hadisler geleceğe yönelik olayları ihtiva etmektedir. Bu nedenle zaman içerisinde, hadisin birebir gerçekleşmesi sözlerin kaynağı konusundaki tüm kuşkuları ortadan kaldırmaktadır.
Söz konusu kıstas Ahir Zaman ve kıyamet alametleri üzerine araştırma yapan birçok İslam alimi tarafından da kullanılmıştır. Konunun uzmanlarından Bediüzzaman Said Nursi de Ahir Zaman hakkındaki hadislerin günümüzde meydana gelen ve gözle görülen olaylara tam mutabık çıkmasının hadislerin hakikat olduğunu gösterdiğini ifade etmiştir.
Hadislerde bildirilen işaretlerin bir kısmı 1400 yıllık İslam tarihinin herhangi bir döneminde, dünyanın belirli bir bölgesinde, belirli bir oranda görülmüş olabilir. Böyle bir durum o dönemin Ahir Zaman olduğunu göstermez. Zira bir devrin Ahir Zaman olarak nitelendirilmesi için kıyamet alametlerinin tümünün aynı çağda, birbirlerini izleyerek gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durum bir hadiste şöyle ifade edilmiştir:
CER1.gif


Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi.



Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167
CER2.gif




Yukarıdaki bilgi ışığında Ahir Zaman hadisleri incelendiğinde hayret verici bir sonuç meydana çıkmaktadır. Peygamberimiz (sav)'in yüzyıllar önce ayrıntılarıyla açıkladığı işaretler yeryüzünün hemen hemen her köşesinde, birbiri ardınca ve tam anlamıyla belirtildiği biçimde içinde bulunduğumuz çağda yaşanmaktadır. Hadisler sanki zamanımızın eksiksiz bir portresini çizmektedir. Elbette bu, derin düşünülmesi gereken son derece mucizevi bir olaydır. Gerçekleşen her alamet insanlara, Allah'ın huzurunda hesap verecekleri kıyamet gününün çok yaklaşmış olduğunu ve bir an önce Kuran ahlakını hayata geçirmelerinin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.

Peygamberimiz (sav) Ahir Zaman'ın özelliklerini anlattığı bir hadisinde şunları haber vermiştir:
CER1.gif


Dünya hercü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazılarına hücum ettiğinde…

Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s.454




CER2.gif



"Hercü merc" kelimesinin sözlüklerdeki karşılığı "darmadağınıklık, karmakarışıklık" anlamlarıdır ve hadiste bu durumun belirli bir bölge ile sınırlı kalmayıp, dünyanın her tarafına yayılacağı belirtilmektedir. Yolların kesilmesi ve bir kısım insanların diğerlerine saldırmaları da hadiste işaret edilen çağın belirtileri arasında sayılmaktadır.
Başka bir hadiste de yukarıdaki olay benzer şekilde yer almaktadır. "kıyamet yaklaşır… herc çoğalır" diyen Peygamberimiz (sav)'e "herc"in ne olduğu sorulmuş, O da "herc öldürmelerdir" yanıtını vermiştir
Peygamberimiz (sav)'den bu konu hakkında bizlere ulaşan diğer hadisler de şunlardır:
CER1.gif


Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır.

Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/492

Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek…​

Camiü's-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392






CER2.gif



Yukarıdaki hadislerin incelenmesi bizleri önemli bir sonuca götürmektedir. Peygamberimiz (sav), sözünü ettiği çarpışmalar, kargaşa ve katliamlar ile tüm yeryüzünü kaplayan savaşları ve terör eylemlerini tasvir etmekte, bu olayların da bir kıyamet alameti olduğunu belirtmektedir.
Geride kalan on dört asırlık döneme baktığımızda görürüz ki, 20. yüzyıldan önceki savaşlar bölgesel kalmışlardır. Tüm dünya halklarını, siyasi mekanizmalarını, ekonomilerini, sosyal yapılarını etkileyen savaşlar ise yakın geçmişte yaşanan iki dünya savaşı olmuştur. I. Dünya Savaşı'nda 20 milyondan, II. Dünya Savaşı'nda da 50 milyondan fazla insan ölmüştür. II. Dünya Savaşı'nın aynı zamanda, tarihin en kanlı, en büyük ve en yıkıcı savaşı olduğu bilinen bir gerçektir.
Çağımızın modern savaş teknolojisi, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahları savaşların etkilerini tarihte görülmemiş boyutlara taşımıştır. Hatta geliştirilen kitle imha silahları nedeniyle dünyanın üçüncü bir dünya savaşını kaldıramayacağı da genel kabul görmüştür.
. Dünya Savaşı sonrasındaki Soğuk Savaş, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Arap-İsrail Savaşları, İran-Irak Savaşı ve Körfez Savaşı çağımızın en önemli olayları arasındadır. Bölgesel savaşlar, çatışmalar ve iç savaşlar aynı anda dünyanın birçok bölgesinde yıkıcı sonuçlara neden olmaktadır. Bosna, Filistin, Çeçenistan, Afganistan, Keşmir ve daha pek çok yerde yaşanan sorunlar insanlığı etkilemeye devam etmektedir.
Savaşlar kadar tüm dünya insanlarını ilgilendiren diğer bir "kargaşa" konusu da uluslararası ve organize terör olaylarıdır. Boston Üniversitesi'nden Prof. Vojtech Mastny'nin belirttiği gibi, terör olayları 20. yüzyılın ortalarından sonra kat kat artmıştır. Gerçekte terörizmin 20. yüzyıla has bir olgu olduğunu söylemek bile mümkündür. Irkçılık, komünizm ve benzeri ideolojik amaçlarla ya da etnik iddialarla ortaya çıkan örgütler, gelişen teknolojinin de yardımıyla kanlı eylemler yapmışlardır.
Dünyamızın yakın tarihindeki terör eylemleri zaman zaman büyük kaos ortamlarına zemin hazırlamıştır. Bu üzücü vakalarda çok kan dökülmüş, sayısız insan ölmüş veya sakat kalmıştır. Ancak insanlık hala bu trajik olaylardan hissesine düşen dersi almış değildir. Terör dünyanın birçok bölgesinde, öldürücü anarşik olaylara neden olmaya devam etmektedir.
Konuyla ilgili ayetlerde de çıkarmamız istenen dersler yer almaktadır. Rum Suresi'nde insanların yaptıkları şeyler dolayısıyla yeryüzünde karışıklıkların ortaya çıktığı şöyle bildirilmektedir:
İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad (karışıklık, kötülük) ortaya çıktı. Umulur ki dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır. (Rum Suresi, 41)
Şunu da eklemek gerekir ki, ayette önemli bir hatırlatma yapılmaktadır. İnsanların yaptıkları yanlışlardan kaynaklanan acı ve üzüntüler, onları hatalarından döndürmesi için birer fırsat mahiyetindedir.

Kısacası, "dünyanın hercü merc içinde kaldığı" dönem içinde bulunduğumuz çağda tam anlamıyla yaşanmış ve neticede bir kıyamet işareti daha bu şekilde tecelli etmiştir. Aynı zamanda bu işaret, insanlara bir an önce Kuran ahlakını yaşamaları için yapılan önemli bir uyarı olmuştur.
Büyük Şehirlerin Yok Olması: Savaşlar ve Afetler
Peygamberimiz (sav)'in Ahir Zaman'la ilgili verdiği haberlerden birisi de şu şekildedir:

CER1.gif


Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur.

Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38








CER2.gif



Hadiste belirtilen büyük şehirlerin helak oluşu, savaşlar ve çeşitli doğal afetler sonucunda meydana gelen yıkımları akla getirmektedir. Yakın geçmişte geliştirilen nükleer silahlar, uçaklar, bombalar, füzeler ve benzeri çağdaş silahların savaşlarda kullanılması büyük tahribata neden olmuştur. Bu korkunç silahlar tarihteki benzerleriyle kıyaslanmayacak düzeyde yıkımlara yol açmıştır. Elbette hedef konumundaki "büyük şehirler" de bu yıkımlardan birinci derecede etkilenen yerler olmuştur. II. Dünya Savaşı'nın benzersiz sonuçları buna bir örnek olarak verilebilir. Dünya tarihinin en büyük savaşında, atom bombasının kullanılmasıyla Hiroşima ve Nagasaki tamamen yerle bir olmuştur. Avrupa'nın başkentleri ve önemli şehirleri de ağır bombardımanlar neticesinde büyük ölçüde yıkılmıştır. Britannica Ansiklopedisi II. Dünya Savaşı'nın Avrupa şehirlerinde neden olduğu hasarı şöyle anlatır:
Meydana gelen tahribat Avrupa'nın büyük bölümünü ayın yüzeyine dönüştürmüştü: Şehirler bombardımanlar sonucunda harap oldu, sayfiye yerleri kavruldu ve simsiyah oldu, yollar bombaların açtığı çukurlarla kaplandı, demiryolları kullanılamaz hale geldi, köprüler yıkıldı, limanlar batık gemilerle doldu. Savaş sonrası Almanya'nın Amerikan Bölgesi askeri valisi General Lucius D. Clay'in dediği gibi, "Berlin sanki ölülerin şehri gibiydi."
Kısacası, II. Dünya Savaşı'nın tarihte benzeri görülmeyen genişlikteki tahribatı hadisin işaret ettiği olayla birebir uyuşmaktadır.
"Şehirlerin yok olmasına" neden olan bir diğer etken de doğal afetlerdir. Doğal afetlerin içinde bulunduğumuz çağda hem sayısal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son on yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı felaketler bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Sanayi, zararlı ve istenmeyen bir yan ürün olan küresel ısınmaya sebep olmakta, giderek ısınan dünya atmosferindeki dengeler bozulmakta ve böylece iklim değişiklikleri meydana gelmektedir. 1998 yılı şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl olmuştur.Amerika Ulusal İklimsel Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre de en fazla iklimsel afet 1998'de meydana gelmiştir. Örneğin gözlemciler, 1998'deki Mitch Kasırgası'nın Orta Amerika'nın tarihinde meydana gelen en kötü felaket olduğunu belirtmişlerdir.
Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaketler başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde yıkıcı zarara neden olmuştur. Bunlara ek olarak seller de bazı yerleşim merkezlerinin sular ve çamur altında kalmasına yol açmıştır. Ayrıca depremler, volkanlar ve tsunami dalgalarının yaptığı büyük tahribatlar da unutulmamıştır. Sonuç olarak, tüm bu afetlerin "büyük şehirlerde" sebep olduğu yıkımlar önemli birer işaret olmuşlardır.
ALINTIDIR
 
A) KÜÇÜK ALÂMETLER

1) Emanetin ehlinden gayrisine verilmesi ve idarecilerin kötülerden olması.

2) Fasık ve dinsiz olanlar şerefli ve muteber olup mü’min ve mütedeyyinlerin tahkir olunması.

3) Allah’ın emrettiği şeylerin terk olunup yasakladığı şeylerin işlenmesi.

4) Kan akıtmak ve insan öldürmek, yani haksız yere kan dökmenin çoğalması.

5) Mahkemelerde hüküm hakimler tarafından satılarak rüşvet alınıp insanların hukukunun mahv ve perişan olması.

6) Faizin yenmesi.

7) Gıybet ve bûhtanın çoğalması.

8) Şarap ve rakı içmeye son derece meyl olunup, bunlara mübtela olanların çoğalması.

9) Zina ve livatanın insanlar arasında yayılması.

10) Camilerin çok olup cemaatin az olması.

11) Erkekler kendilerini kadınlara, kadınların da erkeklere benzetmesi.

12) Kur’an-ı Kerim’in kesbe, yani kazanca alet edilmesi.

13) Şeriat ulemasının inkirazı ile şer-i ilimlerin mahv ve munkariz olup cehaletin üstün gelmesi ve birtakım cahillerin meydanları boş bulup kendi akıllarına göre fetvalar vererek hak yoldan sapması ve saptırması. Yani kendilerini yoldan sapıp sair insanları da şeriat yolundan saptırmaları.



B) BÜYÜK ALÂMETLER



1) Güneşin batıdan doğması.

2) Mehdi’nin zuhuru.

3) Dabbetül arzın zuhuru.

4) Hz. İsa’nın gökyüzünden yeryüzüne inişi.

5) Yecüc ve Mecüc’ün çıkması.

6) Biri doğu, diğeri batı bir diğeri de Arabistan’da olmak üzere üç bölgenin yere batması.

7) Kabetüllah’ın yıkılması.

8) Kur’an-ı Kerim’in mushafların sayfasından ve insanların kalblerinden silinmesi.

9) Bütün insanların kafir olmasıdır ki işte kıyamet bu insanların üzerine kopacaktır. (Frenk Mukallitliği ve İslam, Atıf Hoca, 189)

Küçük alâmetlerden zuhur etmeyen yoktur. Ama büyük alâmetler ise şu ana kadar zuhur etmemiştir. Bundan sonra nasıl ve ne zaman meydana gelecek bunu da ancak Allah (c.c.)’a bilir.

Kıyametin büyük alâmetlerinden olan Hz. İsa ile ilgili bazı garip iddialar mevcut. Ama bu iddiaların İslam dininde, Kur’an ve sünnette ne yeri ne de gerçekle bir alâkası mevcuttur.

İsa (a.s.)’la ilgili Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’in de şöyle buyuruyor: “Bir de onların (İsa’yı) inkâr ile kâfir olmaları, Meryem’in aleyhinde büyük iftira atıp söylemeleri.

Biz, Allah’ın Peygamberi Meryem oğlu Mesih İsa’yı öldürdük! demeleri sebebiyle (dir ki kendilerini, Rahmetimizden kovduk.)

Fakat (öldürülen ve asılan adam) kendilerine (İsa gibi gösterildi. (Zaten ve) hakikaten (İsa onun katli) hakkında kendileri de ihtilafa düşüp kati bir şek ve şüphe içindedirler. Onların buna onun katline ait hiçbir bilgileri yoktur. Ancak (kupkuru) zınna uymaktadırlar. Onu yakinen öldürmemişlerdir. Bilâkis Allah, onu, yükseltip kendisine kaldırmıştır. Allah mutlak galiptir. Yegane hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa/156-158)

Cenab-ı Hakk’ın kudretiyle semaya refedilmiş olan Hz. İsa (a.s.) melekler vasıtasıyla gökten inip Deccal’ı öldürecek ve Hz. Muhammed (a.s.)’ın Halifesi olup Şeriatı ile amel edecek. Yalnız şeri ahkamdan cizyeyi kaldıracaktır. Evlenip çocukları olacak ve kırkbeş sene ömür sürdükten sonra vefat edecek. Hz. Peygamberin Ravza-i Mutahharasına defn olunacaktır.

Enes (bin Malik) radıyallahu anh’den: Rasulullah buyurdu ki: “İlmin ref olunması, cehlin kökleşmesi, şarabın içilmesi, zinanın çoğalması, kıyamet alâmetlerindendir.” (Buhari 1/82)

Kıyametin alâmetleri Kur’an ve sünnetin tarif ettiği halde öğrenilmeli, ama en güzeli de usulü dairesinde kıyametin o dehşetli günü için hazırlıklı olmalı, aksi halde o gün pişman olmanın veya tekrar dünyaya dönmeyi murad etmenin bir manası olmaz.

Enes bin Malik’ten rivayeten: Bir defa ben ve Rasulullah (s.a.v.) mescidden çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı ve: Ya Rasulullah! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Rasulullah (s.a.v.): “Sen onun için ne hazırladın? dedi. Galiba o aadam tevazu gösterdi. Sonra Ya Rasulullah! Ben onun için çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Lâkin ben Allah’ı ve Rasulünü severim dedi. O halde sen sevdiklerinle berabersin buyurdular. (Müslim 10/607)

Rasulullah (s.a.v.) soruyor kıyamet için ne hazırladın? Biz de kendimize soralım. Ölüm için hazır mıyız, mezar için, mahşer için, hesap için hazır mıyız?

Rasulullah (s.a.v.): “Bir adam birinin kabrinin yanından geçerken, keşke onun yerinde ben olsaydım, demedikçe kıyamet kopmayacak.” buyurmuştur. (11/344)

Rasulullah (s.a.v.): “Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki: İnsanlar üzerine gün gelip katil niçin öldüğünü, maktül de niçin öldürüldüğünü bilmeyinceye kadar dünya bitmeyecektir.” buyurdu. (Müslim 11/345)

Bugün bir çok kimselerin çeşitli dünyevî ıstırablarla ölümü istemek değil, bilfiil intihar ettikleri görülmekte, hatta olağan sayılmaktadır.

Bugün artık çok defa katil niçin öldüğünü, maktülde niçin öldürüldüğünü bilmez olmuşlardır.

Rasulullah (s.a.v.): “Her biri Allah’ın Rasulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı deccal gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır.” (11/364)

Abdullah b. Zübeyr kendilerinin Peygamber olduğunu söyleyen bu yalancılardan üçünü saymıştır. Bunlar Müseylemetül Kezzab, Esved-i Ansi ve Muhtarı Sekayi’dir.

Müseyleme Yemame’de, Esved Yemen’de zuhur etmişlerdir. Esved Peygamber (s.a.v.)’in vefatından önce öldürülmüş, Müseyleme de Hz. Ebu Bekir’in hilafeti zamanında meydana çıkmış ve sahih kavle göre sonraları tevbe etmiş. Hz. Ömer zamanında vefat etmiştir.

Muhtarı Sakafi, Abdullah b. Zübeyr’in hilafeti zamanında Kufe’yi ele geçirmiş. Peygamberlik iddiasında bulunmuş ve kendisine Cebrail (A.S.)’ın geldiğini iddia etmiştir. Sonraları o da öldürülmüştür. (Müslim 11/365)

Burası yalancı dünya ve bugüne kadar nice bu gibi hadiseler olmuş, yine olmaya da devam edecek. Nice yalancı deccallar, mehdiler İsa’lar zuhur edecek. Ancak şu iyi bilinmeli; burası bir imtihan dünyasıdır. Mü’minler hiç değişmeyen ilahi ölçüden şaşmamalılar. Aksi halde herşeyin hızla değişime uğradığı bir dünyada yanlış bir karar verirler. İmanlarına ve amellerine zarar verebilirler neuzübillah.

Allahım ümmeti muhammedi Kur’an’a mahkum et. Amin

ALINTIDIR
 
Son düzenleme:
tabiki dengeyi bozmamak lazım önemli.
Ama kitaplarda yazana göre Yüce Rabbim derki: sizin bütün hesap ve kitaplarınız tutmaz, siz kıyameti ne kadar hesaplasanızda, şu gün kopacak bugün sona erecek desenizde biz size onu öyle bir unuttururuz ki hiç ummadığınız bir anda o an gelir çatar ve kıyamet kopar.

onun için bu ecnebilerin özellikle dünyanın sonu ve kıyametle ilgili hesaplarına yada teorilerine gülüp geçmek lazım.

ama şu bir gerçek ki Peygamber efendimizin gelmesinden sonra ve onun ahir zaman peygamberi olmasından dolayı heran kıyameti beklemek lazım.
kardeşim doğrudur bunun zamanını allahtan başka kim bilebilir .de sende sağı solu kirleterek atıklarını denize dökerek,hayvanların etinde sütünde bakteri oluşturarak insanlığın sağlığını tehdit ederek davrananlara dur demiceksen kıyamet kopsa ne olur kopmasa ırklar nesiller hasta doğmuş sakat yaşamış ne anlamı kıymeti var
SAĞLIĞIMIZI TEHDİT EDENLERİ KURULUŞLARI DOĞAYI ÇEVREYİ KİRLETENLERİ UYARALIM bizim için değil gelecek nesiller için
 
Allah sonumuzu hayır etsin
 
Geri
Üst