engellemezseniz ...................nuz yazsam kovulmam siteden dime...

Yanlışlıkla off-topic'de çığır açtım sanırım. :D
 
KOÇ gibi bir cumhurbaşkanı
 
:rolleyes::rolleyes::rolleyes:
 
BOY-KOT BOY-KOT, başlarız yine yakında
 
biryandan da doğru aslında istenmediğimiz yerde ne işimiz var kuralım bizde Asya birliği çatır çatır olsun bitsin almaz bunlar bizi AB ye Osmanlıdan kalan kuyruk acıları var
 
bizde fransız arabalarına tepkimizi en üst düzeye ye çıkarırız:D

boluda yaparız maçı erman abi artık bı konuda maç nerden çıktıysa:D:D
 
hiç anlamam ABden.ama bildiğim tek şey boşuna uğraşıyoruz.ne kadar gurursuzmuşuz ya....
 
Hikaye bu ya;

Vaktiyle Ege`nin bir yöresinde tüm çevreyi titreten, astığı astık, kestiği kestik bir efe varmış. Boylu, poslu ve çok da yakışıklıymış ama hiçbir kıza gönül vermediği gibi kızlara bağlanırım diye mümkün mertebe
soygunlar dışında köylerden de uzak durmaya çalışıyormuş. Gel zaman git zaman, bizim efe şeytana uymuş ve gece şehre yalnız inmiş.
Şehrin ileri gelen zenginlerinden bir Rum, Efe` yi korkudan evinde ağırlamış.. Zengin Rum`un güzel ve işveli kızını gören bizim efe de kıza deli gibi tutulmuş.

Sabah dağa dönen Efenin günleri, artık hep kızı hayal etmekle
geçiyormuş.Adamları ile eskisi kadar ilgilenmediği gibi artık soygunlara da pek iştahlı katılmaz olmuş. Dağda otoritesinin azalacağından korkan efe, kızı babasından istemeye karar vermiş. Öyle ya; Kızın babası zengin.. Evlenip şehre yerleşirse hayatı da kurtulacak ve dağda ihtiyarlamak zorunda kalmayacak.
Kızı babasından ister ama kız, ailenin tek kızıdır ve babasının şartları
vardır. Kızın babası "İlk şartım; Madem benim damadım olacaksın. O zaman
bizim gibi kültürlü, medeni olmalısın. Önce bıyıklarını keseceksin ve
dağda bir ay öyle Efelik yapacaksın. Sonra diğer iki şartımı da yerine
getirirsen kız senin!" diye şart koşar. Bizim efe celallenir "Bıyıksız
efe mi olur lan?!" diye bağırır, kızar ama adam Nuh der peygamber demez.
Kaçıracak ama kız da babasının sözünden çıkmamaktadır. Efe ne yapsın? Tek çare babayı memnun etmekten geçiyor. Güç de olsa bıyıkları keser. Ama bu kez dağda otoritesi sarsılmaya başlar.. Adamları " Efem bu ne iştir?" derler. Efe de bir kıza tutulduğunu ama babasının bu şartı öne sürdüğünü söylese de adamları inanmazlar.
Bir ay sonra kızın babasına gider ve ilk şartı yerine getirdiğini
söyler. Kızın babası, bu kez; " Senin niyetinin ciddi olduğunu anladım.
Benim kızım için çeyiz dizmek gerek. Dağdaki tüm altınlarını bana
getireceksin.Nasıl olsa kızımı aldığında benim mallarımın tamamı senin olacak." Efe çaresiz dağa çıkar, adamlarının hisselerine düşen altınları
da borç olarak alır. Sözünde duracağının nişanesi olarak da tüfeğini
arkadaşlarına verir, tabancası ile şehre gelir. Kızın babasına paranın
tamamını verir. Kızın babası da " Nikah yapılmadan evimde oturamazsın.
Söz yüzüğü takma törenine kadar benim bahçıvanım Yorgo ile kulübesinde
kalırsınız." diyerek Efe`yi Yorgo`nun kulübesine gönderir. Yorgo da çam
yarması gibi bir heriftir ama Efe`den çekinir. Yorgo ile Efe bir müddet aynı kulübede yaşarlar.
Aradan bir süre geçtikten sonra efe kızın babasının karşısına
dikilerek; Söz takma töreninin hala niye yapılmadığını sorar. Kızın
babası da "Yarın bir ziyafet veriyorum. Şehrin tüm ileri gelenleri katılacaklar. Sen de o toplantıya katılacaksın ve herkesin önünde benden kızımı
istersin. Ben de herkesin şahitliğinde kızı sana veririm. Kimse bana kızını
korkudan verdi demez." der ve Efe de kabullenir ama arkadan üçüncü şart gelir; "Sen dağda
yaşamaktan insan içine pek çıkmamışsın. Böyle kaba konuşma ve
yürüme ile olmaz. Benim kız sana yürümeyi ve kibar konuşmayı öğretsin de; bizi törende mahcup etme!" der.
Efe için son şart çok ağır gelmiştir ama kızı almak için tek
yol bu kalmıştır. Kızdan vazgeçse dahi, artık dağa da çıkamayacaktır. Dağdakiler, alacaklarını isteyeceklerdir. Çaresiz, son şartı da kabul eder ve
ne kadar ağır gelse de kızdan yürüme, kibar konuşma derslerini alır..

Akşam konakta büyük bir ziyafet vardır.. Şehrin tüm ileri gelenleri ile efenin dağdan gelen arkadaşları toplanmışlardır. Bizim efe de şehirliler gibi giyinir ama görünüşü, duruşu, konuşması itibariyle artık eski efe değildir. Yemekte herkes gözlerine inanamamaktadır. Efe yemek esnasında "Kuşum Aydın " gibi yürüyerek kızın babasının önüne gelir ve "Ben efe ...... olarak, herkesin şahitliğinde kızınıza talibim." der.
Kızın babası ise :
" BENİM İ...NE` YE VERİLECEK KIZIM YOK ! " diye kestirip atar.... (Alıntıdır)
 
al işte avrupalı bunların hepsi ... ne yazprsın adamların kanında var .... lük
 
Geri
Üst